Kategori: Gündem

  • Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının 15 gündür ödenmediğini belirterek “Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor” dedi.

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının ödenmemesiyle ilgili açıklama yaptı. Kendisine ulaşan birçok öğretmenin, maaşları yatırılmadığı için bankaların ek hesaplarını kullanarak işe gidip gelebildiğini söyleyen Bakırlıoğlu, aylık ödemelerinin aralık ayının başında yatırılması gerektiğini ama aradan 15 gün geçmesine rağmen birçok il ve ilçede hâlâ ödeme yapılmadığına dikkat çekti.

    “Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor”

    Bakırlıoğlu, bakanlığın ücretli öğretmenleri ucuz iş gücü olarak gördüğünü belirterek şunları söyledi:

    “Öğretmen açığı, yıllardır eleştirdiğimiz ‘ücretli öğretmenlik’ sistemiyle kapatılıyordu. Yani bakanlık atama yapmadan; öğretmen açığını kapatmak için asgari ücretin altında maaş verdiği ‘ücretli öğretmenlik’ diye bir model icat etmişti. Şimdi ise bu modeli ‘ücretsiz ve borçlu öğretmenlik’ haline getirdi. Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor hem de maaşlarını alamadığından okula gidebilmek için bankalara borçlanıyor. İşte Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, yüzyılın icadı. Bakanlık, kadro ihtiyacı olmasına rağmen atama yapmıyor, onun yerine asgari ücretin altında, yarım sigortayla öğretmenlerimizi ‘ücretli öğretmen’ olarak çalıştırıyordu. Şu anda bu öğretmenlerimize bir de ‘ödenek yok’ diyerek maaşlarını yatırmıyor. Peki bu öğretmenlerimiz nasıl geçinecek, faturalarını nasıl ödeyecek, mutfak masraflarını, kiralarını nasıl karşılayacak? Sayıları yaklaşık 100 bini bulan öğretmenlerimiz, yeni yılı sevinçle değil, kaygıyla mı karşılayacaklar? Bilgi almak için görüştüğüm okul müdürleri ise ‘Öğretmenlerimin yüzlerine bakamıyorum’ diyor. Ücretli öğretmenlerimizin öğretmenlik kimlik kartları yok, mazeret izni kullanamıyorlar, asgari ücretin altında maaş alıyorlar, sigortaları yarım yatıyor, tatillerde ve hastalıkta ücretleri kesiliyor, kırtasiye ve çocuk yardımı alamıyorlar ve ücretli öğretmenlerimize nöbet ücreti ödenmiyor. Yani normal şartlar altında bile oldukça mağdur olan eğitimcilerimiz, artık bu sorunların yanında maaşlarını da alamıyor. Eğitime ayrılan ‘büyük’ bütçe nerede?

    “Bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor”

    Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını da alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor?”

  • 350 bin öğretmen 5 bin TL eksik maaş alacak

    350 bin öğretmen 5 bin TL eksik maaş alacak

    Hürriyetçi Eğitim Sen 2. Eğitim ve İstişare Toplantısı 12-15 Aralık 2024 tarihleri arasında gerçekleştirildi.

    Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, “Hürriyetçi Eğitim Sen ve Hürriyetçi sendikalar alelade bir sendikal yapılanma değildir. Ülkemizde sendikaların durumu ortadadır.  Meydanlara çıkamayan, sesini yükseltemeyen, kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini koruyamayan, hatta böyle bir derdi olmayan, doğrular mı makamı ikileminde hiç düşünmeden makamları tercih eden, siyasi partilerin arka bahçesine sığınmış, üye sayıları çok olsa da içleri boş sendikalara başkaldırdık” dedi.

    ANAYASA’NIN İLK 3 MADDESİNİN TARTIŞMAYA AÇILMASINI VE BEBEK KATİLİNE UMUT HAKKI VERİLMESİNİ REDDEDİYORUZ

    Kuruoğlu konuşmasında, Anayasanın ilk 3 maddesinin tartışmaya açılmasını kabul etmeyeceklerini, Bebek katili Apo’nun Umut Hakkı düzenlemesiyle serbest bırakılmasına ve Meclis’te konuşma yapmasının istenmesine sessiz kalmayacaklarını, Habur’da kurulan çadır tiyatroları ile çözüm süreci ihanetinin unutulmayacağını ve yeni bir ihanete müsaade etmeyeceklerini belirterek şunları söyledi;

    Sendikal mücadelemizin gereklerini yerine getirirken toplumun gerçeklerinden, yaşadıklarından, onların acılarından, sevincinden, geçim sıkıntısından, ülkenin güvenliğinden, Şehitlerimizin bize emanet ettikleri ailelerinden uzak duramayız.

    Anayasanın ilk üç maddesinin tartışılmaya açılmasını kabul etmeyiz, Anayasanın 66 Maddesinin yani ‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.’ Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Maddesinin değiştirilmesini kabul etmeyiz.

    Bebek katili Apo’nun umut hakkı düzenlemesiyle serbest bırakılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşturulmak istenmesine sessiz kalmayız. Her platformda karşı koyarız.

    Habur’da kurulan çadır tiyatrolarını, 1. Çözüm süreci ihanetini unutmadık. Bugün şekil değiştirerek uygulamaya sokulan 2. Çözüm sürecine rıza göstermeyiz.

    Fikri Hür Vicdanı Hür irfanı Hür olanların, Atatürk’ün askerleriyiz diye haykıranların, Bağlı bulunduğumuz tek Lider Mustafa Kemal Atatürk diyenlerin, “Ne mutlu Türküm” diyenlerin suskun kalmasını kimse beklemesin. Susmak, ihaneti sessiz kabul ediştir. Taraf olacağız, bizden kimse tarafsız kalmamızı beklemesin.

    Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen’e, siz bebek katilinin serbest bırakılmasına, Bebek katilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşmasına ne diyorsunuz sorusunu sorduk. Hala cevap veremediler sanırım düşünüyorlar.

    Mazilerini Türk Milliyetçiliğine borçlu olanlar, Bebek katilini terör örgütü PKK’yı defalarca protesto mitingleri düzenleyenler, makam koltukları ile Bebek Katiline af arasında kalınca makam koltuklarını mı seçtiler açıklasınlar. Ya açıkça destekliyoruz desinler ya da mazilerinin gereğini yapsınlar. İhanetin karşısındalar mı yanındalar mı görelim. Ak koyun kara koyun ortaya çıksın.
    Bu soruyu Memur Sen’e sormaya gerek bile duymadım. Çünkü onların genel başkanları 1. Çözüm sürecinde zaten Akil adamdı. Şimdi çözüm sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar anlamıyor demişti.

    Biz Hür Sen konfederasyonuna bağlı sendikalar olarak bebek katiline af konusunda irademizi ortaya koyduk açıkladık. Biz Anayasa konusunda irademizi ortaya koyduk ve açıkladık. Sorduğum sorulardan bunalan, makam milliyetçilerinden cevap bekliyoruz.

    ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ BEKA SORUNU EĞİTİMDİR

    “Eğitim de balık baştan kokmuştur” diyerek, Yönetici atama yönetmeliğinin yeniden ele alınmalısı gerektiğini ifade eden Levent Kuruoğlu, “Hangi sendikanın üyesi olursa olsun Liyakatı varsa atanabileceği adil bir atama yöntemi oluşturulmalıdır. Çünkü liyakatli bir yönetici çocuklarımızın en iyi şekilde gelişmesini sağlamakta en hayati göreve sahip kişidir. Ama kötü bir yönetici de Bursa’da örneğini gördüğümüz Okul Müdürü gibi, Müdür yardımcısının kapısını kırdırır. Tokat’ta gördüğümüz gibi Halep’ten gelenler geri dönüyor, artık Selanik’ten gelenler de geri dönsün paylaşımı yapacak kadar hadsizleşir. Mesele sadece Tarih bilemeleri değildir. Mesele Türk Milletine, Selanik deyince ilk akla gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşman olmalarıdır.
    Bu zihniyete ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, nasıl teslim edilebilir. Bu zihniyetin milletin geleceğine nasıl bir faydası olabilir.

    Üniversitelerde de durumun farklı olmadığını belirten Kuruoğlu, “Tarafsız bir anlayışla bilimsel başarı kıstasına göre atanması gereken akademik kadrolar ne yazık ki yandaşlık, akrabalık, keyfiyet kıstasına göre dağıtılıyor. Doçent Profesör kadrolarının torpille dağıtıldığı üniversiteler, bilimsel olarak kalkınabilir mi? Dünya ile yarışabilir mi? İyi bir atama sistemi ilk düğmedir. İlk düğme doğru iliklenmediği sürece eğitim sisteminin düzelme imkânı bulunmamaktadır. Liyakate dayanan bir yönetici atama yönetmeliği için sesimizi yükseltmeliyiz.

    İşte bu zihniyet ÖĞRETMEN MÜLAKATI yaptı. 1500’den fazla meslektaşımızın hayallerini geleceklerini gasp ettiler. Emeklerini heba ettiler. Günlerdir eylemdeler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi yapmalarını engellemek için her şeyi yaptılar. Onları savunmakta bizim görevimiz, hakkı gasp edilen öğretmenlerin yanındayız.

     Yusuf Tekin, Eğitimin Önündeki En Büyük Engel

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, milli eğitimin önündeki en büyük engeldir ve beka sorunudur. Mülakat konusunda sadece bizim haykırışlarımızın ve itirazlarımızın sorunu çözemeyeceğini anladığımızda ise Terörle iktisatlı olmayan siyasi partilerin yöneticilerinden ve Milletvekillerinden destek istedik. Siyasi partilerin arka bahçesi olmayacağız ama siyaset üzerinde nüfuz alanı oluşturarak taleplerimizi TBMM’ye taşıyacağız.

    350 BİN ÖĞRETMEN 5 BİN TL EKSİK MAAŞ ALACAK

    Öğretmenlik Meslek Kanunu ile Öğretmenlerin Sınıflandırılmasına Karşıyız

    ÖMK ile ilgili de değerlendirmede bulunan Genel Başkan Levent Kuruoğlu, “Bu kanun hayati sorunları içinde barındırmaktadır. Kariyer basamakları için verilen sözler ise tutulmamıştır. Baştan beri söylediğimiz gibi biz öğretmenin sınıflandırılmasına karşıyız. Ama uzman ve başöğretmen tazminatlarına karşı değiliz. Kanun yasalaşmasına rağmen Kariyer basamakları yönetmeliği yayınlanmamıştır. Ocak tarihine kadar bitirilmezse 350 bin öğretmen ortalama 5 bin TL eksik maaş alacaktır. Bakanlık üzerinde baskıyı arttırıyoruz. Yönetmelik yayınlanmazsa Millî Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapacağız.

    Akademi kurulduğunda formasyon ortadan kalkacaktır. Eğitim Fakültelerinin anlamı kalmayacaktır. Ağır disiplin hükümlerinin bulunduğu Milli Eğitim Akademisinde bu zihniyetin neler yapacağını düşünmek bile istemiyorum. Zaman içinde her kurumu siyasallaştıran iktidarın ve Yusuf Tekin zihniyetinin yandaşlardan oluşan kadro dönüşümü yaşamasının yolu açılmıştır.

    Üniversite çalışanlarının liyakat, adil bir görevde yükselme, üniversiteler arası yer değiştirme yönetmeliği ve ekonomik sorunlarının düzeltilmesi talepleri bugüne kadar karşılanmamıştır. Hatta Üniversite çalışanlarının üniversiteler arası yer değiştirme hakkı Toplu Sözleşmede karar bağlanmıştır ancak, Yetkili sendika toplu sözleşme tutanağına yazdırdığı maddeyi bile hayata geçirtebilmekten acizdir.

    TÜRKİYE DE İLK DEFA REFAH PAYI EYLEMİ YAPAN SENDİKAYIZ

    Toplu sözleşmeler kanun hükmündedir. İmzalanan tolu sözleşmeye göre memur ve memur emeklisine ocak ayında yüzde 6 zam ve enflasyon farkı olmak üzere toplam yüzde 12-13 arasında bir zam yapılacaktır.
    Bunun dışında maaşlarda yapılacak düzenlemeye refah payı denilmektedir. Hürriyetçi Eğitim Sen olarak devletin 2025 yılı için belirlediği yüzde 43,93 zammın kamu çalışanlarına yansıtılmasını istiyoruz. Maaş ve enflasyonu düştüğümüzde yeniden değerlendirme ile arada kalan farkı talep ediyoruz. Bu fark yüzde 32 olmaktadır. Refah payını sürekli dile getirerek, gündemde tutacağız.

    Biz emekli maaşlarının arttırılması için sesimizi yükseltirken sadece emeklilerin değil gelecekte emekli olacak kamu çalışanlarının da bugünden hakkını savunuyoruz. Bugün emekli maaşı, aktif çalışma hayatında aldığı maaşın nerdeyse 3’te birine düşmektedir. Biz bunu görmezden gelemeyiz.

    EĞİTİM ÇALIŞANLARINI BİR BÜTÜN OLARAK GÖRÜYORUZ

    Eğitim çalışanları arasında sınıfsal ayrımın yapılmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Levent Kuruoğlu, “Memurlar, hizmetliler üniversite çalışanları, akademisyenler ve öğretmenlerin çalışma hayatında yaşadığı sorunlarının çözümü için mücadelemiz her geçen gün arttırıyoruz” dedi.

    Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu’nun konuşmasının ardından Prof. Dr. Muhittin Acar (Eğitimde İyi Yönetişim ve İletişim), Av. Afşin Soysal (Meslek Hayatında Karşılaşılan Adli ve İdari Problemler) ve Dr. Ali Güler’in(Mustafa Kemal’den Atatürk’e Bir Dâhinin Liderlik Öyküsü)konuşmalarının ardından sekreterya ve temsilci toplantıları yapıldı.

    Büyük bir coşkuyla gerçekleştirilen 2.Eğitim ve İstişare Toplantısının sonunda gala gecesi yapılarak 3. Kuruluş yıldönümü pastası kesildi.

  • Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Malatya Şubesi tarafından ‘Dayanışma yemeği’ etkinliği düzenlendi. Yemekte konuşma yapan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyet’in ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu” dedi.

    Eğitim-İş Malatya Şubesi tarafından Malatya Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda ‘Dayanışma yemeği’ programı düzenlendi. Programa Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, CHP Malatya İl Başkanı Barış Yıldız, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Yunus Millioğulları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğretmenler katıldı.

    Programda konuşan Eğitim-İş Malatya Şubesi Başkanı Hüseyin Kara, şunları söyledi:

    “Eğitim-İş kurulduğu günden bu yana bütün eğitim emekçilerinin gönlündeki sendika. Yani biz okullara, öğretmenler odasına gittiğimizde arkadaşlarımız, ‘Sendikacılığı siz yapıyorsunuz, iyi ki Eğitim-İş var’ diyorlar ama çeşitli gerekçelerle sendikaya üye olma imza atma konusunda tereddüt gösteriyorlar. Biz o nedenleri biliyoruz. Ama şunu duymak çok güzel, sendikası ne olursa olsun, sendikacılığı Eğitim-İş’in yaptığını söyleyen eğitim emekçisini görmek bizi mutlu ediyor. Elbette ki niteliğin yanında nicelik de gerekir. Çünkü yasa diyor ki; ben muhatap olarak karşıma sayısı en fazla olan sendikayı alıyorum diyor. Onun için önemli. Ama bugün sayısı en yüksek olan ve işverenle masaya oturan sendikanın sendikacılık yapmadığını, adeta siyasi iktidarın memur kolları gibi çalıştığını hepimiz biliyoruz. Yoksa bugün eğitim emekçileri özlük haklarıyla, ekonomik haklarıyla, sosyal haklarıyla çok daha farklı yerde olurdu. Fakat bugün toplumun bütün kesimleri ekonomik yoksulluk içerisinde. Ama öğretmenler yaptıkları görev nedeniyle hiç hak etmedikleri bir ücrete çalışıyorlar. Bunun bir an önce düzelmesi ancak Eğitim-İş’in yetkiyi alıp, gerçek bir sendika olarak işverenin karşısına oturması ile mümkün olacaktır.”

    “Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz”

    Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

    “Çok büyük acı yaşadı bu ülke. Ama bu acının sebebini aslında hepimiz biliyoruz. Doğal bir afetin felakete dönüşmesinin sebebi bu kadar çok canımızı kaybetmenizin sebebi; aslında merkezine insanı, yaşamı koymayan politikaların mimarları… Bölgeyi birçok kez ziyaret ettik. 1’inci yılında tekrar ziyaret ettik. 2’inci yılında tekrar ziyaret ediyoruz. Hala birçok şeyin değişmediğini görüyoruz. Bakın Türkiye, OECD verilerine göre, eğitimde eşitsizliğin en çok yaşandığı ülke. 22 milyon çocuğun yaklaşık 7 milyonu derin bir yoksulluk altında. Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Sağlıklı beslenemeyen çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmesini bekleyebilir miyiz? Bu nedenle ben diyorum ki; ortada gerçekten bir devlet aklı yok. Ortada bir devlet aklı olsa en önemli yatırım eğitim olur. Malatya’ya geldik, sayın başkanım anlattı birde biz görelim dedik. Gerçekten biz utandık. Ama Millî Eğitim Bakanlığı’nı yönetmekle sorumlu olanlar, o tablodan utanmıyorlar. 3 binin üzerinde çocuk konteynerlerin içerisine sıkıştırılmış, öğretmenlerin ellerini sıktık öğretmenlerin elleri buz gibi. Güya ısıtıcı koymuşlar; ısıtıcı bir yan sınıfta çalışıyor diğer yan sınıfta çalışmıyor. Isıtıcıyla da ne kadar ısınabilirsiniz? Bir tane lavabo kullanmaya çalışıyorlar, 70’in üzerinde öğretmen. Cumhuriyetin 100. yılı okulların durumu, eğitimin durumu.

    ’20 bin köy okulu kapandı’

    Hatay’a gittim, Hatay’da bir tane sağlam bina varmış, ona da emniyet müdürlüğü el koymuş. Anadolu lisesi yazıyor, altında da emniyet müdürlüğünün tabelası var. Bir tane çalışmayan gemi bulmuşlar. Bir yandaşın herhalde boş kalmasın diye pansiyonlu okulu gemiye taşımışlar. Sizin de Malatya’da yaşadığınız o kadar çok örnek var. Deprem sonrası eşitsizliğin daha da derinleştiği eğitim ortamını sizler de görüyorsunuz. Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu. 20 bin köy okulu kapandı.

    ‘Temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi’

    Cumhuriyet’in 100 yılı devirdiği bu dönemde temizlemediğiniz, temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi. Asıl siz bununla utanın diyorum. 100 yıllık cumhuriyetin kurumlarında oturuyorsunuz, yarattığınız ortam bu. Bugün, bu ülkede eğitim çalışanları, yoksulluk sınırı altında bir ücretle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Büyük şehirlerde birçok öğretmen arkadaşımız, inanın kirasını ödeyemediği için, oradan gidebilmenin yolunu ya da ek iş yapmak zorunda kalıyor. Ne diyorduk başarılı olan tek lider diyor ki; ‘Bir toplumun uygarlık düzeyi öğretmene verdiği değerler ölçülür’ hem ‘Geleceğin mimarı, geleceği yetiştir’ diyeceksin bir milyon atanmayan öğretmeni dışarıda bırakacaksın, 200 bin özel sektörde ne kadar ücret aldığı belli olmayan, güvencesiz çalışma ortamına mahkûm bırakacaksın, 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştıracaksın, güvencesi yok.”

    Program, yapılan konuşmaların ardından müzik dinletisiyle sona erdi.

  • Kartal Belediyesi’ne “Makina Hangar” projesi ile Altın Karınca Ödülü

    Kartal Belediyesi’ne “Makina Hangar” projesi ile Altın Karınca Ödülü

    Kartal Belediyesi’nin “Makina Hangar” projesi, “Yerel Kalkınma” kategorisinde Altın Karınca Ödülü’ne layık görüldü. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, “Bu ödülü sadece Kartal Belediyesi adına değil, geleceğin mühendisleri, bilim insanları ve girişimcileri olacak gençlerimiz adına alıyoruz” dedi.

    Marmara Belediyeler Birliği (MBB) tarafından 10’uncusu düzenlenen Altın Karınca Ödülleri’nin sahipleri belli oldu. Kartal Belediyesi; Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi “Makina Hangar” adlı projesi ile “Yerel Kalkınma” kategorisinde Altın Karınca Ödülü’nü aldı. Başkan Yüksel ve ekibi, ödülü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’nın elinden aldı.

    Ödülü alan Yüksel, şöyle konuştu:

    “Bu ödülü geleceğin bilim insanları adına alıyoruz”

    “Bu projeyi tasarlarken en büyük hayalimiz, Kartal’ı bilim ve teknoloji merkezlerinden biri haline getirmekti. Bugün burada aldığımız ödül, bu hayalimizin doğru bir yolda olduğunu gösteriyor. Bu ödül aynı zamanda Kartal halkının, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bu başarıyı, projede emeği geçen değerli ekip arkadaşlarım, destek veren kurumlar, üniversiteler ve sanayi kuruluşları ile paylaşıyorum. Proje paydaşımız Makine Mühendisleri Odası’na da teşekkür ediyorum. Hep birlikte daha yaşanabilir, daha üretken bir Kartal ve Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödülü sadece Kartal Belediyesi adına değil, geleceğin mühendisleri, bilim insanları ve girişimcileri olacak gençlerimiz adına alıyorum. Onların hayallerini gerçekleştirmelerine bir nebze de olsa katkı sağlayabildiysek ne mutlu bize. Kartal Belediyesi olarak bizler, kentimize değer katacak projeler üretmeye büyük önem veriyoruz. Makina Hangar Projesi, sadece fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda çocuklarımız, gençlerimiz ve sanayi sektörü için bir inovasyon merkezi olarak tasarlandı. Daha önce fabrika deposu olarak kullanılan bir alanı, bilim, mühendislik ve teknoloji odaklı bir yaşam merkezine dönüştürerek komşularımıza kazandırdık.”

    Makina Hangar hakkında

    Toplam beş dönüm arazi üzerinde kurulu olan, 3 bin metrekare kapalı ve 2 bin metrekare açık alana sahip Makina Hangar, “Bilim”, “Dönüşüm” ve “Girişim” başlıkları altında üç ana eksende faaliyet göstermektedir. Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Koridoru, 6-14 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik STEAM (Fen, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematik) başlıklarında eğitim sunmaktadır. Çocuklara, 21. yüzyılın gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandırmayı hedefleyen bu koridor, onların bilim ve teknolojiye ilgisini artırmayı amaçlar. Beş aşamalı bir eğitim sürecini kapsayan bu koridorda, çocuklar mühendislik, ışık ve renk, enerji sistemleri gibi konularda eğitim alırken, ilerleyen aşamalarda robotik kodlama yaparak karşılaştıkları sorunlara çözüm üretirler. Son aşamada ise uzay temasıyla öğrendiklerini pekiştirir, ekip çalışmalarıyla projeler üretir ve bu projeleri tartışma ortamında sunarlar. Bu süreç, genç nesillerin bilim ve teknik alanlara olan ilgisini artırmayı ve onları ilham verici bireyler olarak yetiştirmeyi hedefler.

    Dijital Dönüşüm Merkezi de sanayide dijital dönüşüm projelerine öncülük ederek, bölgesel sanayi ekosistemine destek vermeyi amaçlamaktadır. Merkez, sanayi verimliliğini artırmaya yönelik eğitimler ve projeler düzenlemekte olup, nesnelerin interneti (IoT), dijital ikiz teknolojileri, yapay zeka ve robotik otomasyon gibi yenilikçi teknolojiler üzerine seminerler ve uygulamalı eğitimler sunmaktadır. Ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlenerek yeni teknolojiler tanıtılmakta, sanayideki sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirilmektedir. Bu merkez, mühendislerin gelişimini desteklemekte, mesleki üretkenlik ve teknolojik yeniliklerde öncü olmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda çocuklara, ailelere ve genç öğrencilere meslek tanıtımı yapılarak farkındalık artırılmaktadır.

    Girişim Merkezi ise üniversite öğrencilerinin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmelerine olanak sağlamaktadır. Öğrenci takımlarına mekan, mentorluk, malzeme ve networking imkanı sunarak, özellikle mühendislik ve teknoloji tabanlı girişimlerin gelişimini desteklemektedir. Bu merkezde, girişimciler kuluçka hizmetlerinden faydalanarak projelerini geliştirebilmekte ve sanayiye entegre edebilmektedir. Ayrıca, teknoloji transfer süreçleri kolaylaştırılarak, sektörler arası iş birliği teşvik edilmektedir. Makina Hangar, sektördeki derneklerle iş birliği yaparak yeni fikirlerin geliştirilmesini sağlamaktadır.

  • 32. dönem POMEM ön başvuru sonuçları açıklandı

    32. dönem POMEM ön başvuru sonuçları açıklandı

    Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezleri’ne ön başvuru sonuçları açıklandı.

    Polis Akademisi Başkanlığı’na bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezlerine 12 bin öğrenci alımı süreci başladı. 21 Kasım’da başlayan ve 9 Aralık’ta sona eren ön başvuru sonuçları açıklandı. Toplamda 167 bin 692 adayın başvurduğu belirtilirken, ön başvuruları kabul edilen adaylar sonuçlarını e-devlet üzerinden öğrenebilecek.

    Polis Akademisi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 335’i Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları kapsamında olmak üzere lisans mezunu 46 bin 480 erkek ve 37 bin 813 kadın ile önlisans mezunu 50 bin 223 erkek ve 33 bin 176 kadın olmak üzere toplam 167 bin 692 aday başvuruda bulundu. Başvurular sonucunda toplam 84 bin 807 aday sınav aşamalarına hak kazandı.
    Sırada sınav başvurusu var

    Polis olmak isteyen adaylar ön başvurularının kabul edilmesinin ardından Polis Akademisi Başkanlığı tarafından düzenlenen POMEM Giriş sınavına katılacak. Sınavlarda başarılı olarak Polis Meslek Eğitim Merkezleri’ne girerek eğitim gören adaylar sonrasında polis memuru olarak atanacak.

    Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinin 7’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan “…Ön başvurusu alınan erkek ve kadın adaylar ayrı ayrı olmak üzere en yüksek puandan en düşük puana doğru sıralanır ve o dönem için alınacak erkek ve kadın öğrenci kontenjanının on katına kadar aday şahsen müracaatta bulunmak üzere çağrılır. Şehit veya vazife malulü eş veya çocukları için bu hüküm uygulanmaz.” hükmüne istinaden lisans mezunu 46 bin 400 erkek ve 14 bin 400 kadın ile önlisans mezunu 20 bin 407 erkek ve 3 bin 600 kadın olmak üzere toplam 84 bin 807 aday sınav aşamalarına katılmaya hak kazandı. Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları belirlenen kontenjana dahil değil

    POMEM sonuçları nereden öğreniliyor?

    32. Dönem POMEM Giriş Sınavı aşamalarına katılmaya hak kazanan adaylar sonuçlarını e-devlet şifreleri ile www.pa.edu.tr internet adresinden sorgu yapmak suretiyle öğrenebilecek.

    Sınav başvuru tarihleri ve ücretleri

    32. Dönem POMEM Giriş Sınavı aşamalarına katılmaya hak kazanan adaylar bin 900 lira olan sınav ücretini 12 Aralık 2024 Perşembe günü saat 09.00’dan 01 Ocak 2025 Çarşamba günü saat 17.00’ye kadar Polis Akademisi Başkanlığı Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğünün Türkiye Halkbank Gölbaşı Şubesi/ANKARA “32. Dönem POMEM Giriş Sınavı” isimli hesabına yatırmaları gerekiyor.

  • CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bu kanunun milli eğitim sistemini iyileştirmediğini, sorunları çözmediği söyledi.

    CHP’nin dava dilekçesi, Anayasa Mahkemesi’ne Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş’tan oluşan bir heyet tarafından verildi.

    Daha sonra mahkeme önünde açıklama yapan Günaydın, 1 Haziran 2023 tarihinden itibaren CHP’nin 39 yasa ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hakkında Anayasa Mahkemesine başvurduğunu hatırlattı.

    28. dönem 3. yasama yılı itibarıyla TBMM’den geçen 8 yasa olduğunu anımsatan Günaydın, ilgili yasaların Anayasa’ya aykırı hükümleri sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını belirterek, şunları söyledi:

    “Anayasa Mahkemesi’ne gelmeden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhuriyet Halk Partisi’nin etkin muhalefeti ile iktidar partisinin komisyonlardan geçirdiği Genel Kurul’a getirdiği ancak kapsamdan çıkartmak zorunda kaldığı bazı düzenlemeler var. Örneğin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda ‘müfettişlerce mesleki yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin hizmet sınıfının değiştirilmesi’ hükmünü kapsamdan çıkarttırdık. Yine benzer bir şekilde “1956 yılından beri yapılan kamulaştırmalarda maliklere düşük bedel ödenmesi’ uygulamasını kapsamdan çıkarttırdık.

    Dokuzuncu yargı paketinde kadının soyadına ilişkin yanlış düzenleme, muhalefetimizde kapsamdan uzaklaştırıldı. Bazı şirketlere TMSF’nin kayyum olarak atanması ve yine aynı şekilde etki ajanlı düzenlemesi ki bunlar kamuoyu tarafından aylarca tartışılmıştı kapsamdan çıkartıldı ve kanunlaşmadı, Resmi Gazete’de yayınlanmadı.

    Mülkiye müfettişlerine neredeyse Cumhuriyet savcılarına verilmiş yetkilerin sağlanmasına yönelik düzenleme, yurt dışında bazı derneklere idari, mali teknik destek sağlanmasına yönelik düzenleme çarşı ve mahalle bekçilerinin üst ve araç arama yetkisiyle donatılması, imar hakkı aktarımının iller arasında da yapılabilmesine yönelik düzenlemeler ve nihayet TMMOB’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmesi ve adeta bakanlığın Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’ne kayyum olarak atanmasına yönelik düzenlemelerde kapsamdan çıkartıldı. Bunların demokratik Türkiye açısından son derece yararlı ve etkin çalışmalar olduğunu kamuoyunun bilgisine sunmak isterim.”

    Özçağdaş’ın sözleri…

    Suat Özçağdaş da Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtıkları davaya ilişkin bilgi verdi. Özçağdaş, şunları söyledi:

    ”Bu yasama döneminin en uzun süre tartışılan toplumda en çok karşılık gören bir kanunu bugün Anayasa Mahkemesi’ne getirmiş bulunuyoruz. 1.2 milyon öğretmeni bir milyon atanmayan öğretmeni 19 milyon çocuğu doğrudan yakınlarıyla birlikte neredeyse Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bir kanunu konuşuyoruz.

    Tabii kanun bu haliyle ne öğretmenlerimizin sorunlarını çözüyor, ne onların itibarlarını kaybetmelerine, yoksulluk seviyesinin altında yaşamalarına bir çözüm getiriyor haklarını tanımlıyor. Ne özel sektör öğretmenlerinin kaybettiği hakları tanımlıyor, ne depremzede öğretmenlerin, rehber öğretmenlerin ve benzeri meslek gruplarının okul müdürlerinin, müfettişlerin yaşadıkları sorunlara çözüm getiriyor. Yani milli eğitim sistemimizi iyileştirmiyor. Ama tabii ki Anayasa Mahkemesi’ne itirazlar çıkan kanun üzerinden oluyor. Dolayısıyla öncelikle şunu söylemek gerekir. İki yıl önce kabul ettikleri on iki maddelik kanunun geri döndüğü gibi maalesef 1.2 milyon öğretmenimizin ve bütün öğretim sisteminin sorunlarını çözmeyen bu kanun da Anayasa Mahkemesi’ne gelmiş bulunuyor. 7528 Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na ilişkin Anayasa Mahkemesi nezdinde yürürlüğü durdurma istemli iptal davası açtık.”

    CHP’nin açtığı davada, çok tartışılan Milli Eğitim Akademesi kurulması, akademinin yapısı ve aday öğretmenlerin yetiştirilmesine ilişkin hükümler de iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen maddeler arasında yer alıyor.

  • 2025 KYK bursu kaç lira oldu?

    2025 KYK bursu kaç lira oldu?

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’e gerçekleştirdiği ziyarette Şahinbey Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen “Gençlerle Buluşma” programına katıldı.

    Burada gençlere konuşma yapan Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a seslenerek, “Bu sene ne burs vereceğiz? Rakamı aldın benden” ifadelerini kullandı. Bakan Bak ise “3 bin lira dediniz efendim, aylık 3 bin lira.” yanıtını verdi. Bunun üzerine salondaki öğrencilere “Nasıl, 3 bin lira iyi mi?” diye soran Erdoğan, “2 bin alınıyordu. Şimdi onu 3 bine yükselttik. Daha iyi olacak inşallah” dedi.

  • Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi’nin İzmir’de uygulamaya geçirilmesine tepki gösterdi. Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır” dedi.

    Eğitim-İş İzmir Şubelerinin Genel Başkan Kadem Özbay’ın da katılımıyla Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlediği eyleme; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, (ÇYDD), Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) ile CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki ve CHP İlçe Başkanları da katıldı. Eylemde sık sık, “Susma haykır ÇEDES’e hayır”, “AKP elini çocuklardan çek”, “Tarikatın Bakanı Yusuf Tekin istifa” sloganları atıldı.

    “EĞİTİMİN LAİKLİK VE BİLİMSEL ESASLARINA AÇIK BİR SALDIRI”

    “Okullarda dersi öğretmenler verir! Laik ve bilimsel eğitime aykırı ÇEDES projesine geçit vermeyeceğiz” başlıklı basın açıklamasını okuyan, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, şunları söyledi:

    “İzmir Bornova’da Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi kapsamında, 99 okulda imam, hatip, vaiz, müezzin ve Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmesi, eğitimdeki gericileşme ve siyasal kadrolaşma politikalarının geldiği tehlikeli noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, eğitimin laiklik ve bilimsel esaslarına açık bir saldırıdır, ÇEDES’in aslında siyasi iktidarın nesil yetiştirme projesi olduğunun kanıtıdır. Eğitim, çocuklarımızın aklını ve vicdanını özgürleştiren bir süreç olması gerekirken, siyasal iktidar bunu kendi ideolojik dayatmalarının aracı haline getirmektedir. ÇEDES Projesi ile din görevlileri, pedagojik formasyona sahip öğretmenlerin yerine geçirilmekte, devlet okulları adeta medreseye dönüştürülmektedir.

    “Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir”

    Geçtiğimiz yıl uygulanan ancak tepkiler üzerine geri çekilen bu proje, iktidarın eğitim sistemini tarikatların ve cemaatlerin kontrolüne bırakma konusundaki ısrarını gözler önüne sermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, özel eğitim öğrencilerinin destek eğitim odaları için aylarca beklettiği, temizlik görevlilerinin maaşlarını ödeyemediği bir dönemde, ÇEDES için seferberlik ilan etmesi, önceliklerinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Okula imam var, ama yemek yok. Okula imam var, ama temizlik malzemesi yok. Laik eğitim sistemi, din eğitiminin bireyin ve ailesinin tercihi olması gerektiği anlayışına dayanır. Ancak ÇEDES, din ve değerler eğitimini zorla okul müfredatına dahil etmeye çalışarak Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir. İmamın, vaizin okullarda işi yoktur. Siyasal İslam, okulları din üzerinden örgütlenme yeri olarak görmektedir. ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır.”

    “EĞİTİM ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNE UYGUN OLARAK VERİLMELİ”

    ÇEDES projesini ‘pedagojik cinayet’ olarak nitelendiren Özbay, “Bu, ülkeye ve çocuklarımıza yapılabilecek en büyük kötülüktür. Çocuklarımızın geleceğini bu dayatmalara teslim etmeyin. Koltuklarınızdan güç almayı bırakın, arkanızdaki Başöğretmenin fotoğrafına bakın ve bu protokolü reddedin. ÇEDES garabetinin; eğitimin Atatürk ilke ve devrimlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 42.maddesi ile kamu hizmetlerinin ancak ilgili kamu görevlileriyle verilebileceğini vurgulayan 128.maddesiyle çeliştiği için hukuksuz, siyasal İslamcı ideolojiyle donanmış şahıslarla çocuklarımızı yan yana getirdiği için tehlikeli, olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. İhtiyacımız olan iktidarın ideolojik bir amaç olarak kullandığı din eğitimi, değerler eğitimi değil, tüm çocuklarımızın bilimsel ve nitelikli eğitime erişimidir. Eğitimin niteliğini artırmak ve öğrencilerimize daha iyi bir gelecek sunmak için, acilen daha fazla rehber öğretmen ataması yapılmalıdır. Okullarda rehberlik çalışmalarının daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini sağlayabilecek çok sayıda PDR öğretmenimiz de atama bekliyor. Atanmayan öğretmen sorunun kaynağı siyasi iktidar şimdi de herkes öğretmenin görevini yapabilir anlayışıyla öğretmenlik mesleğine hakaret etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Velilerimizi mücadeleye çağırıyoruz”

    Okullara din adamı atamalarına tepki gösteren Özbay sözlerini şu sözlerle bitirdi:

    “Okullar, öğretmenlerin çalışma alanıdır. Eğitim, öğretmenlerin işidir. Okulda dersleri öğretmenler verir. Herkes yerini ve haddini bilsin! Bizler tüm çocukların laik, bilimsel, çağdaş eğitim hakkına ve mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız, her koşulda sahip çıkmaya devam edeceğiz! Eğitim-İş olarak halihazırda yargıya taşıdığımız ÇEDES projesini reddediyor ve bu hukuksuzluğa karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Bu proje derhal iptal edilmelidir. Görevlendirmeler geri çekilmeli, laik ve bilimsel eğitimi yok eden her türlü uygulamaya son verilmelidir. Okulların; cemaatlerin, tarikatların ya da herhangi bir siyasi yapının propaganda alanı haline getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Eğitim, hiçbir siyasi ideolojinin oyuncağı değildir ve olmayacaktır! Çocuklarımızın çağdaş, bilimsel, eşit bir eğitim alması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Velilerimizi, eğitim emekçilerimizi ve yurttaşlarımızı bu gerici projeye karşı mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz. Çocuklarımızın geleceği, laik ve bilimsel eğitimle güvence altına alınmalıdır.”

  • ALES sonuçları açıklandı

    ALES sonuçları açıklandı

    ALES sınav sonuçları açıklandı.

    Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2024 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (2024-ALES/3) sonuçlarını açıkladı.

    ÖSYM’nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, 17 Kasım’da uygulanan 2024-ALES/3’ün değerlendirme işlemleri tamamlandı.

    Adaylar, sınav sonuçlarına, ÖSYM’nin ‘https://sonuc.osym.gov.tr’ adresinden, vatandaşlık numaraları ve aday şifreleriyle erişebilecek.

  • Okullarda kılık kıyafet yönetmeliği değişti: Velileri sevindirecek düzenlemeler

    Okullarda kılık kıyafet yönetmeliği değişti: Velileri sevindirecek düzenlemeler

    Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların kılık ve kıyafet yönetmeliğinde değişiklik yapıldı. Değişiklik ile; belirlenen okul kıyafeti 4 eğitim ve öğretim yılı geçmeden değiştirilemeyecek. Ayrıca özel gün, hafta ve kutlamalarda ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere veliye mali yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak.

    Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Yönetmelik değişikliği ile; ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenciler için okul kıyafeti; okul-aile birliği yönetim kurulunun ve ikinci dönem başında yapılacak öğretmenler kurulunda öğretmenlerin de görüşü alınarak özel işaret, baskı ve desen gibi kısıtlayıcı ayrıntılara yer verilmeden okul müdürlüğünce belirlenecek. Belirlenen okul kıyafeti görseli okulun internet sayfasında yayımlanacak.

    Belirlenen kıyafetler 4 yıl boyunca değiştirilemeyecek

    Belirlenen okul kıyafeti 4 eğitim ve öğretim yılı geçmeden değiştirilemeyecek. Okul kıyafeti değiştirildiğinde ara sınıflardaki öğrenciler bir üst öğrenim kademesine geçinceye kadar mevcut okul kıyafetini giymeye devam edebilecek.

    Belirlenen okul kıyafeti 1739 sayılı Kanunda yer alan genel ve özel amaçlar ile temel ilkeler doğrultusunda ekonomik, sade, kullanışlı, kolay temin edilebilir ve pedagojik esaslara uygun olarak belirlenecek.

    Okul öncesi eğitim kurumları ve özel eğitim okullarındaki öğrenciler, yaş grubu özelliklerine uygun, temiz ve düzenli bir kıyafet giyebilecek. Öğrenciler, öğrenim gördükleri programın özelliğine göre atölye, işlik, laboratuvar ve işyerlerinde okul yönetiminin onayı ile önlük, tulum veya yapılan işin özelliğine uygun kıyafet giyecek. Sağlık özrü bulunan ve bu durumu belgelendiren öğrencilerin özürlerinin gerektirdiği şekilde giyinmelerine izin verilecek.

    Özel gün ve kutlamalarda veliye mali yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak

    Özel gün, hafta ve kutlamalarda ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere veliye mali yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak.

    Okul kıyafeti temin edilmesine yönelik olarak okul-aile birliklerince kıyafet satışı ve serbest rekabet şartlarını ihlal eden yaklaşım ve yönlendirmeler yapılamayacak.