Etiket: Yusuf Tekin

  • Özel okulda çalışan öğretmenlere yeşil pasaport verilecek

    Özel okulda çalışan öğretmenlere yeşil pasaport verilecek

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Antalya’da Türkiye Özel Okullar Derneği’nin düzenlediği eğitim sempozyumuna katılarak önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin, özel okulda görev yapan öğretmenlere yeşil pasaport verilmesi konusunda çalışmaların yapıldığını duyurdu.

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, özel okul öğretmenlerine yeşil pasaport verilmesinin gündemde olduğunu açıkladı.

    Antalya’da düzenlenen Türkiye Özel Okullar Derneği’nin 23. Eğitim Sempozyumu’na katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin, özel okullarda görev yapan öğretmenler için müjde vererek, yeşil pasaport verilmesinin gündeme alındığını belirtti.

    Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde aktif olarak görev yapan öğretmen sayısı 975 bin 698 iken, özel okullarda görev yapan öğretmen sayısının ise 200 bine yaklaştığı açıklandı. Bakan Tekin, sempozyumda yaptığı konuşmada, özel okulların eğitim sistemine katkı sağladığını ve eğitimdeki çeşitliliğin artmasının önemini vurguladı.

  • 20 milyon öğrenci için tatil zili çaldı

    20 milyon öğrenci için tatil zili çaldı

    İlk ve ortaöğretim kurumlarında 9 Eylül 2024’te başlayan 2024-2025 eğitim öğretim yılının birinci dönemi, bugün sona erdi. Yaklaşık 20 milyon öğrenci karnelerini alarak yarıyıl tatiline başladı.

    Okullarda yarıyıl tatili için karne zili bugün çaldı. Milyonlarca öğrencinin tatili, karnelerinin dağıtılmasının ardından başladı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul’da Halkbank Ortaokulu Açılış ve Karne Töreni Programı’nda öğrencilere karnelerini dağıttı.

    Bakan Tekin, karne dağıtımı sonrası yaptığı konuşmada “Bugün itibarıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli uygulanmaya başladı. İkinci önceliğimiz mesleki ve teknik eğitimdi. O konuda da bilhassa Türkiye’deki ekonomik kalkınmalarımızın ana unsurlarından bir tanesi olan nitelikli eleman ihtiyacını gidermek için meslek liselerimizde çok yoğun bir süreç başlattık. Bir de eğitim öğretim süreçlerimize okulumuz, öğretmenlerimiz ve ailelerimizi de dahil edecek bir dizi etkinliği bu yıl hayata geçirdik.

    Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile ilgili öğretmenlerimiz ile sohbet ediyoruz. Üç birimde izleme ve değerlendirme faaliyetlerini yürütüyoruz. Bu yıl model çerçevesinde birinci sınıflarda karne vermedik. Öğretmenlerimizin hazırladığı gelişim raporları ile veliler ve öğrencilerimizi karşı karşıya bıraktık. Okullarımızda yaptığımız araştırmalarda çocuklarımızla ilgili en önemli tehdidin önümüzdeki süreçte bilhassa teknoloji bağımlılığı üzerine odaklandığını görüyoruz. Çocuklarımızın neredeyse yüzde 80’inin şiddet algısı olarak sosyal medya ve teknoloji ortamında karşı karşıya bulunduğunu ifade ediyorlar” ifadelerini kullandı.

    Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara’daki karne dağıtım etkinliği ise Süleyman Uyar İlkokulu’nda yapıldı. Süleyman Uyar İlkokulu’nda eğitim gören birinci sınıf öğrencileri, duygularını ve tatilde nasıl vakit geçireceklerini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Öğrenciler, tatilde dinlenip bol bol oyun oynayıp kitap okuyacaklarını belirtti.

    20 Ocak Pazartesi günü başlayacak yarıyıl tatili, 31 Ocak Cuma günü tamamlanacak. İkinci dönem, ise 3 Şubat Pazartesi günü başlayacak. İkinci dönem ara tatili, 31 Mart – 4 Nisan tarihleri arasında yapılacak. 2024-2025 eğitim öğretim dönemi, 20 Haziran’da sona erecek.

  • Bakan Tekin: İnfial yaratacak kadar ücret alan okul sayısı çok sınırlı

    Bakan Tekin: İnfial yaratacak kadar ücret alan okul sayısı çok sınırlı

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, özel okullar tarafından velilerden fahiş fiyat talep edildiğine yönelik şikayetlere ilişkin olarak, “Yönetmeliğimiz çok açık şekilde özel okulların mevcut öğrencilerine enflasyon artı yüzde 5 oranında zam yapabileceklerini bildiriyor. Bu konuda müfettişlerimizin hassasiyetle çalışacaklarını ifade ettik. Rakamlar üzerinden kamuoyunda spekülasyonlar yapılıyor. Bu durum ile karşı karşıya olan arkadaşlarımız il, ilçe müdürlüklerine başvururlarsa gereğini yaparız. Yaklaşık olarak 10 binin üzerinde özel okul var. Bu özel okulların içerisinde kamuoyunda infial yaratacak kadar ücret alan okul sayısı, çok sınırlı” ifadesini kullandı.

    AK Parti grup toplantısına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Merkezi’nin Ülkü Ocakları ile imzaladığı protokole ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

    “Partinin genel başkanı bilir bilmez konuşuyor. Protokolden haberi olmadığı halde ‘merd-i kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş’ tarzında bir cümle ile çok gereksiz bir siyasi ithamda bulunuyor. ‘Yanlamak’ diye bir kavram kullanmış. Ben bunun ne olduğuna Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktım. Daha çok şeye benzettim. Yerel seçimlerden önce kent uzlaşması diye birilerine yanaşan siyasi söyleme çok benzettim. Açık bir şey söylüyorum. Bizim protokollerimiz hukuk devleti ilkelerine uygun bir biçimde yapılır. Protokole aykırı davranan kimse, protokol iptal edilir. Bahsi geçen protokolümüz okullarımız için değil, halk eğitim merkezlerimizdeki yetişkinlerle alakalıdır. Dolayısıyla Sayın Özel’e tavsiyem, kendisine bilgi veren danışmanlarını teyit etsin. Onların manipülasyonundan kurtulsun yoksa böyle devam ederse çok fazla hata ve yanlış yapacak. Bu doğru değil. Kiminle protokol yaparsak yapalım ilkelerimiz bellidir. Hukuk devleti prensiplerine göre protokollerimizi yaparız.”

    “Sahtecilik varsa mahkemeler kararını verir, yoksa iddiayı yapan arkadaşlar sonuçlarına katlanırlar”

    Mülakat komisyonlarında “mağdur” olduklarını iddia eden ve Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapan ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin konuşan Tekin, şunları söyledi:

    “Bu iddiaların yeri orada bağırmak değil. Eylem yapmak değil. İtirazlar yapılır, hukuki prosedür içerisinde itirazlar değerlendirilir. Değerlendirildikten sonra usulü bellidir, yargıya başvurulur. Mülakatlarda notların değiştirildiğini iddia eden arkadaşlar, bu iddialarını ispatlasınlar. Mülakatta notun değiştirildiğine dair bir belge yok. Söyledikleri şeyler farklı konular. Biz bir mülakat yaptık. Mülakat dediğimiz şey şudur: Adayların mülakat esnasındaki performanslarına göre notlar verilir. Bazı arkadaşlar yüksek, bazıları düşük alır. Bu notlara göre bir sıralama yapıyoruz. Eğer zaten KPSS puanına göre bir not verecek olsaydık, mülakata ihtiyaç yoktu. Bunu defalarca dile getirdik. Adaylar şunu yapıyorlar; ‘Ben KPSS notumdan 2 puan, 3 puan eksik aldım ama başka bir ildeki arkadaşım 5 puan fazla aldı’ Bu gayet doğal bir şey arkadaşlar. O arkadaşın mülakat puanı yüksek, sizinki düşük olabilir. Jüri üyelerimiz belirli formata göre değerlendirme yapıyorlar. Tutanakları nereden buluyorlar da gösteriyorlar. Ben bilmiyorum. Ben erişemiyorum tutanaklara. Mahkemelerden erişiyorlarsa, zaten mahkemeye intikal etmiştir. Mahkemelerimiz kararlarını verirler. Bahsettikleri gibi bir sahtecilik varsa… Yoksa da bu iddiayı yapan arkadaşlar bunun sonuçlarına katlanırlar.”

    “Bu zamlarla, bu ifadelerle bütün özel okul sektörünü zan altında bırakmak da doğru değil”

    Tekin, özel okulların velilerden fahiş fiyat talep ettiği yönündeki iddialara ilişkin olarak da, “Geçtiğimiz hafta bir yönetmelik yayınladık. Okulların ders kitabı için ücret almalarını yasakladık. Bunun hepsini eğitim, öğretim ücreti içerisine dahil etmeleri gerektiğini kendileriyle paylaştık. Yönetmeliğimiz çok açık şekilde özel okulların mevcut öğrencilerine enflasyon artı yüzde 5 oranında zam yapabileceklerini bildiriyor. Biz bu konuda özel okul birlikleriyle görüştük. Bu konudaki hassasiyetimizi kendileriyle paylaştık. Bu konuda müfettişlerimizin hassasiyetle çalışacaklarını kendilerine ifade ettik. Rakamlar üzerinden kamuoyunda spekülasyonlar yapılıyor. Bu durum ile karşı karşıya olan arkadaşlarımız il, ilçe müdürlüklerine başvururlarsa biz gereğini yaparız. Yaklaşık olarak 10 binin üzerinde özel okul var. Bu özel okulların içerisinde kamuoyunda infial yaratacak kadar ücret alan okul sayısı, çok sınırlı. Bu zamlarla, bu ifadelerle bütün özel okul sektörünü zan altında bırakmak da doğru değil. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çalışıyoruz. Onlar da bu zamların enflasyon hesaplamasına ciddi katkı yaptığını söylüyorlar. Biz orayı denetim altında tutmaya çalışıyoruz. Özel okullarda velilerden elden nakit para talebinde bulunanlar olabilir. Bu durumu bizimle paylaşsınlar. Elektronik ortamda yapılan ödemeleri takip ediyoruz ama bu tür konular bizim kontrolümüz dışında. Bize bildirirlerse, gereğini yaparız” ifadesini kullandı.

  • Yusuf Tekin: Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında eğitim sistemimizi güçlendirme kararlılığındayız

    Yusuf Tekin: Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında eğitim sistemimizi güçlendirme kararlılığındayız

    Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), Türkiye Yüzyılı’nın inşasında son 22 yılda, eğitim sistemindeki çalışmalar, “Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024” adıyla kitaplaştırılarak yayımlandı. Bakan Tekin, kitaba ilişkin olarak, “Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024 başlıklı bu eser, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında eğitim sistemimizi güçlendirme kararlılığımızın bir yansımasıdır” ifadesini kullandı.

    Milli Eğitim Bakanlığı öncülüğünde hazırlanan “Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024” kitabında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın son 22 yılda geliştirdiği politikalardan hayata geçirdiği proje ve uygulamalara yer verildi. 15 bölümden oluşan kitapta, resmi kayıt ve istatistiki verilere göre 2002 yılından itibaren eğitimde sağlanan değişimler ortaya kondu.

    “Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024″ adlı kitabın sunuş bölümünde, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in şu değerlendirmelerine yer verildi:

    “Evrensel düzeyde kabul gören bilimsel ve pedagojik ilkelere haiz hem de milli bir maarif bilinciyle yapılandırılmış kapsamlı bir eğitim sistemi ile geleceğin inşasını amaçlıyoruz. Türkiye yüzyılı hedefimiz sadece bir ufuk değil, aynı zamanda bu aziz vatanın her bireyinin geleceğine dair güçlü bir taahhüttür. Yeni eğitim yaklaşımımızla, teknolojik hamlelerimizle ve demokratikleşme adımlarımızla bu taahhüdü yerine getiriyoruz. Eğitime yaptığımız her yatırımla, hayata geçirdiğimiz her projeyle Türkiye Yüzyılı hedefimize biraz daha yaklaşıyoruz. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz. Dünümüzden güç alarak geleceğe yön verdiğimiz bu yolculukta yer alan mihenk taşlarını titizlikle ele alan Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024 başlıklı bu eser, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında eğitim sistemimizi güçlendirme kararlılığımızın bir yansımasıdır. Bu kıymetli çalışma; eğitim alanında politika belirleyicilere, akademisyenlere, öğrencilere ve eğitimin tüm paydaşlarına önemli bir kaynak sunmaktadır.”

  • Usta öğretici ve ücretli öğretmenlerin maaşları ne zaman ödenecek? Bakan’dan açıklama

    Usta öğretici ve ücretli öğretmenlerin maaşları ne zaman ödenecek? Bakan’dan açıklama

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin ödemelerindeki gecikmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Şu anda da bu arkadaşlarımızın problemleri çözülmüş durumda. Gerekli kaynak aktarıldı. Bugün veya yarın hepsi ücretlerini almış olacaklar” dedi.

    AK Parti grup toplantısına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Mülakat mağduru öğretmen adaylarının tepkisinin sorulması üzerine Tekin, şunları söyledi:

    “Bakın adı, soyadı, memleketi yani herhangi bir şekilde torpil iddialarına konu olabilecek bütün kişisel bilgileri gizli bir biçimde mülakat yaptık. Aynı şekilde jüri üyelerinin her 3’nün de isimleri, kimlikleri, görevleri gizli bir kodla… Dolayısı ile ne jüri üyeleri adayı tanıyor ne de aday jüri üyelerini tanıyor. Hiçbir kimsenin erişebileceği bir bilgi değil. Aday arkadaşlarımız gidiyor. Bu bir tedbir. İkinci tedbirimiz şuydu; aday arkadaşımızın elektronik ortamda belirlediği sorunun cevabı jüri üyeleriyle paylaşılıyor. Jüri üyeleri burada adaydan bu soruya yönelik hangi cevabı işaretlediği böyle bir mülakat. Tablo böyle iken mağduriyetin olması için bir hukuksuzluğun olması lazım. Ancak arkadaşlar şunu söylüyorlar; diyorlar ki, ‘Başka bir ilde mülakata giren arkadaşım benden yüksek not aldı’ olabilir. Bu bir mülakat. O anki performanslarınıza göre değerlendiriliyor. Dolayısı ile mülakatlarla ilgili bir usulsüzlük, adaletsizlik ve haksızlık olduğuna dair bir iddia da bulunan arkadaşımız varsa resmi olarak bize ya da yargı organlarına başvururlarsa biz de gereğini yaparız.”

    “Strateji Başkanlığımızdan bize ödemeler için gerekli kaynak aktarıldı”

    Ücretli öğretmenlerin maaşlarının gecikmesine ilişkin gelen soruya Bakan Tekin, şöyle yanıt verdi:

    “Ücretli öğretmenler ve usta öğreticiler ile ilgili prosedürümüz şöyle işler, biz her yıl bütçeye belli bir sayıda ders koyarız. Yani deriz ki kadrolu öğretmenlerimizin dersi dışındaki usta öğretici ya da ek ders dışı derse giren arkadaşlarımız şu kadar ders planlıyoruz. Yıl içerisinde açılan kurslar, kursiyer sayısı ders saati açısından biz bazen bizim için tanımlanan ders saatinin üzerine çıktığımız olur. Yani şöyle söyleyeyim yıl içerisinde diyelim ki biz her yıl 60 milyon saat kurs açarız. Bazen bu sayı bütçede bize tanımlanan sürenin üzerine çıkar. Üzerine çıktığı zaman Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı bizim taleplerimizi karşılar. Çünkü bu bizim yıl içerisindeki kursiyer taleplerinden kaynaklanan bir artış. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne açtığı bütçe üstü harcamalara ilişkin iptal davası neticesinde belirlenen saatin üzerindeki derslerle ilgili bir bütçe sorunu ortaya çıktı.

    Bu bütçe sorununu çözmeye çalıştık. Hem usta öğreticiler hem de ücretli öğretmenler diye tanımlanan ek ders karşılığı derse giren arkadaşlarımızla ilgili problem buradan kaynaklandı. Biz bunu Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığına problem ortaya çıktıkça yani açılan kurslar usta öğreticiler ve ücretli öğretmenler yani derse giren öğretmen arkadaşlarımıza ödemeleri yaparken ilgili kurumlardan ödeme isteriz onlar da ödemeleri yaparlar. Şunun altını çizmek istiyorum bu problemin bütçe kısıtı ya da tasarruf tedbirleriyle ilişikisini kurmak yanlış. Bu biraz önce anlattığım prosedürün doğal sonucudur. Bahsettiğiniz gecikmeler bundan kaynaklanmıştır. Biz zaten ödeme zamanı geldikçe ilgili birimlerle konuşup ödemeleri alıyoruz. Şu anda da bu arkadaşlarımızın problemleri çözülmüş durumda. Strateji Başkanlığımızdan bize ödemeler için gerekli kaynak aktarıldı. Şu anda ilgili genel müdürlüklere ve illere bu kaynaklar aktarıldı. Bugün veya yarın hepsi ücretlerini almış olacaklar.”

    ”900 bine yakın Suriyeli öğrencimiz var”

    Suriyeli sığınmacıların dönüş sürecinde Suriyeli öğrencilerin durumu ile ilgili gelen soru üzerine de Yusuf Tekin, “Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyelilerin dönüşleriyle ilgili takvimi İçişleri Bakanlığımızla sürekli takip ediyoruz. Aynı zamanda il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimizle ayrılan öğrenci sayısını da takip ediyoruz. Onunla ilgili tedbiri kendi içimizde alacağız. Suriye’deki eğitim-öğretim süreçleriyle ilgili olarak ise biz oradaki yetkili makamlarla iletişim kurarak bizden talep edecekleri destekler, programı oluşturmak konusunda bize düşen sorumluluklar ne olursa biz bu süreci yürütürüz. Şu an son rakama göre 900 bine yakın Suriyeli öğrencimiz var. Onlardan ne kadarının dönme planını yaptığını İçişleri Bakanlığı bize bilgi aktarıyor” diye konuştu.

  • İzmir’de 99 okula din görevlisi atanmasına eğitim sendikalarından tepki

    İzmir’de 99 okula din görevlisi atanmasına eğitim sendikalarından tepki

    Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi için iki yıl önce İzmir ve Eskişehir’i pilot il seçen Milli Eğitim Bakanlığı, ÇEDES projesi kapsamında aralarında anaokullarının da bulunduğu 99 okula din görevlileri atadı. Yapılan atamalara eğitim sendikalarından tepki geldi. Eğitim İş Sendikası Başkanı Kadem Özbay, “Milli Eğitim Bakanlığı mı Dini Eğitim Bakanlığı mı? Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüşmüş durumda. Bu yapılanlar pedagojik bir cinayettir” dedi. Eğitim-Sen Başkanı Kemal Irmak ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet etti. Irmak, “Okullarda imam görevlendirilmesi, laik ve bilimsel eğitime meydan okumak, laik ve seküler yaşamı ortadan kaldırmaya yönelik bir tutumdur” diye konuştu.

    Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet, Gençlik ve Spor Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü ÇEDES Projesi İzmir’in Bornova ilçesinde hayata geçiriliyor. Bornova İlçe Müftüsü Fethullah Yavuz imzalı resmi yazıda Bornova’da 99 okula aralarında İmam Hatip, Kuran Kursu Öğreticisi, Vaiz ve Müezzin ünvanlarına sahip din görevlilerinin atandığı belirtildi.

    Resmi yazıda projenin uygulama yeri olarak AKP İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın kendi adına yaptırdığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını gerçekleştirdiği Bilal Saygılı Camii ve Külliyesi gösterildi.

    “Okullar siyasi iktidarın propaganda alanı değildir”

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, okullarda eğitim ve öğretimin sadece öğretmenler eliyle yapılması gerektiğine dikkat çekerek “Okullar öğretmen ve öğrencilerindir. Okullarda eğitim ve öğretim görevi ancak öğretmenler eliyle yapılabilir. Okullarda on binlerce rehber öğretmen ve din kültürü bilgisi öğretmeni varken, eğitim biliminden bi haber din görevlilerinin okullara atanması bu projenin aslında siyasi iktidarın bir nesil yetiştirme projesi olduğunun kanıtıdır. Hiçbir bilgisi olmayan, hiçbir pedagojik bilgisi ve birikimi olmayan din görevlilerini okullarda öğrencilerinin karşısına çıkarılması ne bir bir eğitimdir ne de öğretimdir. Ne de öğretimdir. Tam anlamıyla siyasi bir istismardır. Anayasaya laik eğitime ve eğitim bilimine aykırıdır. Siyasal islam’ın okulları din üzerinden örgütlenme yeri olarak görmesinin kanıtıdır. Okullar siyasi iktidarın propaganda alanı değildir” dedi.

    “Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığına dönüşmüş durumda”

    Diyanet İşleri Müdürlüğünün paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüştüğünü ifade eden Özbay şunları söyledi:

    “ÇEDES’in ne çevreyle ne değerlerle ilgisi olmadığını bir kez daha kanıtlamışlardır. Milli Eğitim Bakanlığı mı Dini Eğitim Bakanlığı mı? Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüşmüş durumda. Görünen o ki bu politikalarla Milli Eğitim Bakanlığı diye bir kurum kalmayacak. Tamamen diyanete bağlı göstermelik bir kurum haline dönüştürülecek. Bu yapılanlar pedagojik bir cinayettir. Ülkeye ve geleceğe yapılmış en büyük kötülüktür. Okullara imam var ama yemek yok. Okullarda imam var ama temizlik yok. Öğretmenler atama bekliyor. Okulların öğretmen ihtiyacı var. Ama atama yok. Okulların fiziki ihtiyaçları karşılanmıyor. Çocukların temel sağlık ihtiyaçları, beslenme ihtiyaçları karşılanmıyor. Ancak okullara din görevlisi görevlendiriliyor. O kadar öğretmen ihtiyacı varken ataması yapılmıyor. Okullarımızda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin sayısı oldukça fazlayken rehber öğretmen ihtiyacı var. Binlerce rehber öğretmen atama beklerken siyasi iktidar okulları tam anlamıyla dinci bir kuşatma altına almış durumda. Bu uygulamalar laiklik ilkesine, bilimsel eğitime ve pedagojik ilkelere aykırıdır. Laiklik ilkesini bilimsel eğitimi ve pedagojik ilkeleri yok sayan bu ayrımcı tektipleştirici dinci siyasal İslamcı dayatma asla kabul edilemez. Vatanı korumak Çocukları korumakla başlar.

    “Okullarda çocuklarımız adeta tarikat ve cemaatlerin potansiyel müridi olarak görülmekte”

    Eğitim anlamında siyasi iktidarın tam anlamıyla gerici ve piyasacı bir kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Okullarda çocuklarımız adeta tarikat ve cemaatlerin potansiyel müridi olarak görülmekte. Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Eğitime sahip çıkmak tüm yurttaşların temel sorumluluğudur. Eğitim bir bilimdir ve bu bilimi çocuklarımıza ulaştıracak kişiler öğretmenlerdir. Okullar, öğretmenlerin iş yerleridir. Okullarda iman, din görevlisi ya da farklı meslekten kişilerin çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmeyen yetişkinlerin eğitim öğretim anlamında işi yoktur. Bu aynı zamanda Kamu kaynaklarını keyfi şekilde kullanmaktır. ÇEDES projesi tehlikelidir. Anayasa’ya laik ve bilimsel eğitime aykırıdır. Çocukların eğitim hakkına aykırıdır. Gönüllülük esası olması gereken bu projenin dayatmaya da herkese uygulanmak istendiğini görmekteyiz. Birçok sosyal etkinlik ve kulüp faaliyet hiçbir geri dönüş istemeyen Milli Eğitim Bakanlığı özellikle ÇEDES projesini zorla uygulanması için ısrarcı bir çaba içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu proje Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve siyasi iktidarın siyasal İslamcı, dayatmacı, tek tipçi, aslında kendi anladığı anlamda din ve kininin takipçisi olarak tarif ettiği bir nesil yetiştirme projesidir. Cumhuriyet’in fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirme projesine karşı AKP iktidarının dininin ve kininin takipçisi ol diye tarif ettiği toplumu ayrıştıran, toplumun inanç değerlerini yok sayan ve istismar eden bir yaklaşımıdır. Bu proje bir an önce son bulmalıdır. Tüm Milli Eğitim yetkililerine çocuklarımızın eğitim hakkını sağlıklı bir şekilde yerine getirmek görevini üstlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz. Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar ”

    “Okullarda imamların görevlendirilmesi hem anayasal hem de kanunen suçtur”

    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet etti. Irmak şöyle konuştu:

    “Okullarda imam görevlendirilmesi, laik ve bilimsel eğitime meydan okumak, laik ve seküler yaşamı ortadan kaldırmaya yönelik bir tutumdur. Eğitim sisteminde okul öncesinden yüksek öğrenime kadar bütün alanlarda dini kural ve referanslara göre biçimlendirme çalışmaları siyasal iktidar tarafından devam etmektedir. Laik eğitim ve laik yaşama meydan okuyan politika ve uygulamalarını sürdürmeye devam ediyor. Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2 Aralık 2024 tarihinde okullara gönderdiği yazı ile ÇEDES projesi kapsamında lise, ortaokul, ilkokul ve anaokullarından oluşan 99 okula cami imamları görevlendirmiştir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, okullarda imamların görevlendirilmesi hem anayasanın ilgili maddesine hem de 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırıdır ve suçtur. Okulda dersi öğretmen verir. Bu uygulamalar ideolojiktir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin eleştirilere bunlar ideolojik eleştiriler dese de aslında kendi ideolojik anlayışını gizlemeye yönelik uygulamalardır, ataklardır. Bu uygulamalar cihatçı bir anlayışı çağrıştırmaktadır Eğitim sistemini bilimsel ve laik eğitimden uzaklaştırarak dini içeriklerin ön planda tutulduğu bir yapıya dönüştürmek istenmektedir. Anaokulları başta olmak üzere eğitimin bütün kademelerinde uygulanan bu tür görevlendirmeler çocukların gelişim süreçlerini ideolojik bir biçimde yönlendirme amacını taşımakta ve pedagojik esaslara aykırılık teşkil etmektedir.”

    “ÇEDES uygulaması Anayasa’daki laiklik ilkesine din ve vicdan hürriyetine aykırı bir uygulamadır”

    Başkan Irmak, eğitimde birçok sorunla boğuşulurken okullara imam görevlendirilmesinin kabul edilemez bir uygulama olduğunu belirtti. Irmak, eğitimde kronikleşmiş pek çok sorun dururken kalabalık sınıflar, temizlik ve hijyen sorunları, öğretmen ve yardımcı personel açıkları gibi birçok sorunla boğuşulurken okullarda imam görevlendirilmesinin kabul edilemez bir uygulama olduğunu ifade etti. Irmak şunları söyledi:

    “Milli Eğitim Bakanı bu tür sorunları bırakmış, tüm enerjisini, eğitimi, dinselleştirme uygulamalarına harcamak öğrencilerin iktidarın siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki dini etkinliklere katılmasının sağlanması çocuğun üstün yararı ilkesine de aykırıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre de doğrudan çocuğu siyasal istismarı anlamına gelmektedir. Okullarda dini dernek ve vakıflar üzerinden yürütülen dini etkinlikler son olarak ÇEDES uygulaması Anayasa’daki laiklik ilkesine din ve vicdan hürriyetine aykırı bir uygulamadır ve derhal iptal edilmelidir. Bornova’da gerçekleşen bu uygulama eğitim sisteminin laik ve bilimsel olma niteliğini açıktan tehdit etmektedir. Bu uygulamaların İzmir, Eskişehir, Tekirdağ gibi yerlerde halkın büyük çoğunluğunun, laik yaşamdan yana olan yerlerde uygulanması ise ayrıca manidardır. Eğitim kurumları ve okullar dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil pedagoji biliminin mekanları olmak durumundadır. Eğitim-Sen olarak laik eğitimi ve laik yaşama meydan anlamına gelen her türlü politika ve uygulamaya karşı başta eğitim emekçileri olmak üzere tüm öğrencileri, velileri ve demokratik kamuoyunu ÇEDES ve benzeri uygulamalara karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye devam ederken Yusuf Tekin’i de bu uygulamalarından ötürü bir kez daha istifaya davet ediyoruz.”

  • Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün belediye kreşleriyle ilgili yazısına ilişkin “Bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor. Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz” açıklamasını yaptı.

     

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, A Haber’de tepkilere ve tartışmalara neden olan bakanlığın belediyelere kreş yazısıyla ilgili konuştu. Tekin, şunları söyledi:

    “Ben Özgür Özel’e gerçekten acıyorum. Ya kendi siyasi partisi içerisinde birileri tarafından manipüle ediliyor, ya okuduğunu anlamakta problem yaşıyor ya da okuduğunu anlıyor ama milleti yanlış bilgilendiriyor.

    Bu konunun aslı şu; birincisi, bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim herhangi bir belediyeye ‘kreşinizi kapatın, kreşinizi açın ya da kreş açarken şu kriterlere uygun olarak açacaksınız’ demek gibi bir yetkimiz yok. Ya cehaletlerinden söylüyorlar ya da toplumu manipüle ediyorlar. Açıkçası alenen yalan söylüyorlar.

    Kreşlerle ilgili bizim hiçbir yazımız yok. Bahsettikleri yazı anaokulları ve ana sınıflarıyla alakalıdır. Bir paragraf bir şey okuyacağım; ‘Anayasa’da eğitim ve öğretimin bireysel bir hak ve devlet içine ödev olarak sayıldığı, devletin bu ödevleri Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, aklın egemenliğine dayanan çağdaş eğitim ve öğretim kurumlarını oluşturarak yerine getireceği, bu nedenle eğitim ve öğretimin merkezi yönetimin görevleri arasında kalmasının zorunlu olduğu ve bunun da ancak merkezi planlama ve program kadar uygulamayla da gerçekleştirebileceği uygulamada okul öncesi eğitimde belediyelere görev verilmesinin, eğitimin laikleşmesini ve tek elden yürütülmesini amaçlayan eğitim birliği ilkesiyle, ulusal birlik amacıyla demokratik, laik, eşitlikçi, adil, işlevsel ve bilimsel temellere dayalı eğitim anlayışıyla Anayasa’nın Atatürk’ü temel alan ilke ve inkılaplarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle…’ Bu metin CHP’nin yaptığı başvuruda Belediyelerin ana sınıfı ya da anaokulu açmada verilen hakkı AYM’de iptal ettirmek için yaptıkları başvurudur.

    “Özgür Özel, CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu”

    ‘Belediyeler ana okulu açamazlar, açmamalıdır’ deniyor. Belediye kanunun ilgili maddesini iptal ediyor 2007’de. Bakanlığımız iptal kararı sonrası hiçbir belediyeye anaokulu açma yetkisi vermemiştir, veremez. Bu sebepten dolayı diyorum ki, Özel ya da İmamoğlu ya kendi partilerinin ne yaptığını bilmiyorlar, veya okuduklarını anlamamışlar. Ya da okuduklarını anladılar ama işlerine gelmediği için millete yalan söylemeyi kendi siyasi rantları için doğru buldular. Yahut CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu. Bu tür yanlış bilgiler vererek kamuoyunda itibarı sarsılıyor. Bizim yazımızda kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor.

    “CHP hukuku kendisine göre yorumluyor”

    Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz. CHP, ilgili iptal davası için kullandığı gerekçelerinden bir tanesinde de diyor ki ‘Belediyeler böyle bir okul yapabilirler bunları Milli Eğitim’e devretsinler’. Okul yapıp bize devredebilirler. Anayasa kararına atıfta bulunarak ana sınıfının açılmasına yetkisi yoktur. CHP hukuku kendisine göre yorumluyor. Biz, Milli Eğitim Bakanlığı olarak kimseyi mağdur etmeyiz. Okulları bize devrettiklerinde gereğini yaparız.”

    Bakan Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘hadi gel de kapat’ sözlerine ise şu yanıtı verdi:

    “Hukuka aykırı bir iş yapıyorlar. Ekrem İmamoğlu ya da CHP’nin geleneğinde hukuk kavramı gibi başka kavramlar olduğu gibi kendi perspektiflerine göre yorumluyorlar. İmamoğlu’nun açıklaması da öyle bir şey.”

  • MEB bütçesinde okul yemeği polemiği: Konser paralarını getirsinler

    MEB bütçesinde okul yemeği polemiği: Konser paralarını getirsinler

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşmeleri, protestoyla başladı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin komisyona gelişinde tokalaşma sırasında milletvekillerinin tepkileriyle karşılaştı. Öğrencilere ücretsiz öğle yemeği verilmemesine tepki gösteren milletvekilleri, Bakan Tekin’e eğitimle ilgili yaşanan sorunları hatırlattı. CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, yanında getirdiği süt, mandalina ve sandviçi Bakan Tekin’e göstererek “Bu, öğrencilerimize ücretsiz olarak günlük verilebilecek besinler” dedi. Bakan Tekin de “CHP’li belediyeler önce konserlere harcadıkları paraları getirsinler” karşılığını verdi.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşülmeye başlandı. Bütçede, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ve üniversitelerin bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları ile Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun bütçe ve kesin hesap raporları ele alınacak.

    Bakan Tekin, komisyonda muhalefet milletvekillerinin protestolarıyla karşılaştı. Muhalefet milletvekillerinin oturdukları masalarda sandviç, süt ve mandalina yer aldı.

    “CHP’li belediyeler önce konserlere harcadıkları paraları getirsinler”

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, komisyona katılım sağlayan milletvekillerini selamlamak için muhalefet sıralarına doğru yöneldiğinde muhalefet milletvekilleri, eğitimde yaşanan sorunları dile getirerek, Bakan Tekin’e tepki gösterdi.

    Okullarda ücretsiz öğle yemeği verilmesi taleplerini Bakan Tekin’e hatırlatan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, elindeki meyve ve sütü göstererek, “Bu, öğrencilerimize ücretsiz olarak günlük verilebilecek besinler” dedi. Bakan Tekin ise Akay’a “CHP’li belediyeler önce konserlere harcadıkları paraları getirsinler” şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine CHP’li milletvekilleri, “Bu bütçe niye var Sayın Bakan” diye tepki gösterdi.

    Okullarda ücretsiz öğle yemeği verilmesi taleplerini yineleyen CHP milletvekilleri ile AK Partili milletvekilleri arasında da sözlü tartışmalar da yaşandı.

    “Çocuklar okula aç gidiyorsa bunun bedelini devlet ödemeli”

    CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, AK Parti sıralarına doğru “Bu, devletin görevi arkadaşlar. Çocuklar okula aç gidiyorsa bunun bedelini devlet ödemeli. Türkiye’nin her yerinde vereceğiz” şeklinde tepki gösterdi. Verilecek ücretsiz yemeğin maksimum 50 lira tutacağını söyleyen CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Devlet veremiyorsa CHP’li belediyeler öğrencilere ücretsiz bir öğün yemek vermeye hazır” dedi.

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın “CHP’li belediyeler borçlarını ödemeli” çağrısını hatırlatarak, “CHP’li belediyeler okulları temizlemeye hazır, çocukları doyurmaya hazır ama ne yazık ki haciz işlemleri yapmaya çalışıyorsunuz” dedi.

    AK Partili milletvekilleri de CHP’li milletvekillerine “Siz önce İzmir Körfezi’ndeki kirliliği temizleyin, konserlerin hesabını verin” diye tepki gösterdi. CHP’li Ağbaba da “750 milyon dolar Melih para harcadı, onun hesabını verin. Utanmadan laf atıyorsunuz, Ankara’yı soydunuz soğana çevirdiniz. Bir Milli Eğitim düşün ki bir sütü çocuğa çok görüyor” diye tepki gösterdi.

  • Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde okullarda 11 çocuğun hayatını kaybettiğini belirterek Bakan Tekin’e istifa çağrısında bulundu. Özçağdaş, “Temizlik işini başaramamış iktidara ‘güvenliği sağlayın’ diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz” diye sordu.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplandı. Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor.

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitimdeki sorunlara dikkat çekerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e istifa çağrısında bulundu.

    “Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada, basit matematik işlemleri yapmada sorunlar yaşamaktadır”

    Özçağdaş, şunları söyledi:

    “18,7 milyon öğrenci var. Bunların 15 milyonu örgün eğitimde, 1,6’sı özel eğitimde. Özel eğitimde olan öğrencilerin sayısını artırmak başlıca marifetlerinizden biri çünkü Türkiye’de nitelikli eğitime ulaşmanın temel yolu artık o eğitimi satın almaktan geçiyor.

    2011-2012’de ilkokullarda okullaşma oranı yüzde 98,9’u, bugün yüzde 95. Ortaokullarda 93,1’den 91.45’e indi. Ortaöğretimde 67,30’dan 87,97’e çıkmış. Ama şöyle bir gerçek var, siz Bakan olduğunuzdan bu yana 91,7’den 87,97’ye düştü. Siz Türkiye’deki çocuklara bir okullaşma bile sağlayamıyorsunuz. Türkiye’de devlet tarafından öğrenci başına yapılan harcama miktarı 3 bin 133 dolar. OECD ortalaması 11 bin 914 dolar.

    Türkiye, 2003 yılından bu yana katıldığı PISA’da fen alanında 424-476, matematik alanında 420-454 ve okuma alanında 428-466 arasında değişen ortalama puana sahiptir. Bu puan aralıkları her üç alanda da temel yeterlik seviyesi olan 2. düzeye karşılık gelmektedir. Buna göre Türkiye, 2003 yılından bu yana her üç alanda da 2. yeterlik düzeyinin üzerine çıkamamıştır. Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada hem basit matematik işlemleri yapmada hem de bilimsel süreç becerileri konusunda sorunlar yaşamaktadır. PIRLS 2021 verilerine göre de Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 14’ü en düşük yeterlik seviyesine dahi ulaşamamıştır ve yüzde 38’i orta yeterlik seviyesinin altında kalmıştır.

    “Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz”

    Bugün dijital teknolojileri, yapay zekayla bilgi iletişimi konuşmamız lazım ama biz temizlik ve güvenlik konuşuyoruz. Sayın Bakan’ın 19 Eylül’de açıklaması var, iki bakanla konuşmuş, 120 bin İUP personeli alacaklarmış. Yani ayda 8 bin liraya personel alacaklarmış. 19 Eylül’de alacağız diyor, 2 Eylül’de okullar açılmış. Alamadı, alamazsınız çünkü 8 bin liraya kimseyi çalıştıramazsınız. Okulları nöbetleşe öğrenciler, öğretmenler, veliler temizliyor. Siz, okullar açıldıktan 1 ay sonra bile yeterli temizlik personelini istihdam edememiş bir bakansınız ve buraya gelip ‘doğruları konuşun’ diyorsunuz.

    Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz? Araştırma önergelerimizi kabul etmiyorsunuz.

    “Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı”

    Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tuvaletinden tasarruf olmaz ama taşımalı eğitimden tasarruf olur. 30 kilometrenin üzerinde güçlü iktidarınız taşıma yapmıyor. Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı. Bursa’da çocuklar taşınmadığı için 5 çocuk traktör kazasında yaralandı, biri hala canıyla cebelleşiyor. Deprem bölgesinde çocuklar 21 santimetrekarelik konteynerde yaşam savaşı veriyorlar. Ulaşımları sağlamaya çalışıyorlar. Siz de Velivizyon dizisinde çocuklara sağlıklı çalışmayı öğretiyorsunuz.

    Eğitim harcamaları bir yılda yüzde 88,8 arttı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ‘5,4 milyon çocuğa destek veriyoruz’ dedi. PISA’ya göre; öğrencilerin karınları gurulduyorsa, etkili bir şekilde öğrenmeleri pek olası değil. Kantinde tost 50, su 10 lira. Sizin onlara yaptığınız yardım günde 3 lira. Erkek çocukları ayda iki tost yiyemezler, kız çocukları biraz sabrederlerse ayda iki tost yiyebilirler. Deprem bölgesindeki özel okullara 24 bin ile 28 bin 800 lira arasında yardım yaptınız. Onlara var, çocuklara yok. Önerge vereceğiz, 190 milyar lira verirseniz, bütçenin 11,6’sına denk gelecek yıllık yemek giderine.”

  • 20 bin öğretmen ataması için tercihler başlıyor

    20 bin öğretmen ataması için tercihler başlıyor

    Milli Eğitim Bakanlığı, 20 bin sözleşmeli öğretmenlik atamaları için tercih süreci yarın başlıyor. 20 Kasım’a kadar sürecek olan tercih sürecinde sonuçlar 23 Kasım’da açıklanacak.

    Sözleşmeli öğretmenlik atamalarında nefesler tutuldu. 20 bin sözleşmeli öğretmenlik atamaları için 14-20 Kasım tarihleri arasında tercih süreci başlıyor. Son tarih 20 Kasım saat 16.00. Yarın başlayacak olan süreçte, adaylar tercihlerini e-devlet kullanıcı adı ile elektronik ortamda yapacak. Sonuçlar 23 Kasım’da açıklanacak. Atamalarda sınıf öğretmenliği ilk sırada yer alırken, kontenjan dağılımı da yarın belli olacak. Öğretmen atama tercihleri nasıl yapılır? Nelere dikkat etmek gerekiyor? Hangi branşlarda atama yapılacak? Kontenjan dağılımı nasıl olacak?

    İtiraz süreçleri tamamlandı
    Sözleşmeli öğretmenlik atamalarına ilişkin sözlü başarı puanları, mülakatı sonucunun yüzde 50’si ve KPSS puanının yüzde 50’si alınarak hesaplanarak 25 Ekim’de açıklanmıştı. İtiraz sürecinin tamamlanmasıyla netleşen sıralama bilgileri de tercihler esnasında adayların tercih ekranlarında yer alacak.

    Kontenjan dağılımı yarın açıklanacak
    İllere göre kontenjan dağılımının da yarın açıklanması bekleniyor. Edinilen bilgiye göre, dağılımda Şanlıurfa başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu illeri ile İstanbul’a ağırlık verildi.

    En çok atama 3 bin 263 ile sınıf öğretmenliği kadrolarına yapılacak. Onu, 2 bin 499 kontenjan ile özel eğitim öğretmenliği izleyecek. Rehberlik, Din Kültürü ve İngilizce de 68 en çok alım yapılacak diğer branşlar arasında yer alıyor.

    Öğretmen atama tercihleri nasıl yapılır? Nelere dikkat edilmeli?
    Adaylar, kurum tercih başvurularını e-Devlet üzerinden yapacak ve tercih başvurularını onaylatmak üzere herhangi bir ilçe veya il milli eğitim müdürlüğüne gitmeyecek.

    Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alan adaylar, en fazla 40 (kırk) eğitim kurumunu elektronik ortamda tercih edebilecek. Tercihlerine 40’tan fazla eğitim kurumu açılan adaylar tercih dışı seçenek olarak; “Tercihlerim dışındaki eğitim kurumlarına atanmak istemiyorum.” ya da “Tercihlerim dışındaki eğitim kurumlarına atanmak istiyorum.” seçeneklerinden birini mutlaka işaretleyecekler.

    Sözlü sınavda başarılı olanların atamaları, tercihleri de dikkate alınarak sözlü sınav başarı puanı üstünlüğüne göre elektronik ortamda gerçekleştirilecek.

    Sözlü sınav başarı puanı, KPSS puanının yüzde 50’si ile sözlü sınav puanının yüzde 50’si alınarak hesaplanacak. Sözlü sınav başarı puanının eşitliği halinde KPSS puan üstünlüğü dikkate alınacak; eşitliğin devamı durumunda diploma tarihi itibarıyla önce mezun olmuş olana, bunun aynı olması halinde yaşı büyük olana öncelik verilecek. Eşitliğin bu şekilde de bozulmaması durumunda ise atanacak aday bilgisayar kurası ile belirlenecek.

    Öğretmen atama tercih sonuçlar ne zaman açıklanacak?
    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada şu bilgileri vermişti:
    “Atama tercihleri, 14 Kasım’da başlayacak ve 20 Kasım 2024 saat 16.00’ya kadar sürecektir. Sonuçlar, 23 Kasım 2024 tarihinde açıklanacak, atama kararnameleri, yasal sürecin tamamlanması ve öğretmenlerimizin görevlerine başlatılması için illere gönderilecektir. Sonuçların değerli öğretmen adaylarımıza, ailelerine ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.”