Yazar: Atakan Sönmez

  • MEB 668 öğrenciyi lisansüstü eğitim için yurt dışına gönderecek

    MEB 668 öğrenciyi lisansüstü eğitim için yurt dışına gönderecek

    Milli Eğitim Bakanlığınca, resmi burslu statüde lisansüstü öğrenim görmek üzere 668 öğrenci, yurt dışına gönderilecek. Başvurular, 23- 31 Aralık 2024 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığının Resmi Burslu Öğrenci Sistemi (REBUS) üzerinden alınacak.

    1416 sayılı Kanun uyarınca, Millî Eğitim Bakanlığınca yürütülen Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY Burs Programı) kapsamında, ülkenin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak amacıyla resmi burslu statüde lisansüstü öğrenim görmek üzere yurt dışına öğrenci gönderilecek. Bakanlıkça, 2024-YLSY kapsamında burslu olarak yurt dışına lisansüstü eğitim almak için gönderilecek toplam öğrenci sayısı 668 oldu.

    2024 YLSY Burs Programı ile öğrenciler 77 üniversite ve 20 farklı kamu kurumu adına, 37 ülkede öğrenim görme hakkı kazanacak. Daha önceki yıllarda adına öğrenci gönderilen kurumların yanı sıra, bu yıl ilk defa Millî Savunma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Polis Akademisi Başkanlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu adına da yurt dışına öğrenci gönderilecek. 2024 YLSY çalışmaları kapsamında ilan edilen burs kontenjanlarına, 439 farklı lisans alanından mezunlar başvurabilecek.

    Lisansüstü öğrenim alanında burs tahsis edilecek bazı alanlar şöyle belirlendi:

    “Uluslararası finans, hidrokarbon proses sistemleri, yapay zekâ alanında planlama ve tahmin, deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliği, veri analitiği, eğitimde yapay zekâ teknolojileri, deprem araştırmaları, elektro optik sistemler, elektronik harp, yapay zekâ ve büyük veri, insansız hava araçları, adli bilişim, bulut bilişim, otonom araç teknolojileri, uydu iletişim, uydu sistemleri, optik, elektro-optik ve fotonik, ileri malzeme bilimi, nesnelerin interneti, yapay zekâda Türkçe konuşma tanıma ve sentezleme, sanayide dijital dönüşüm, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma, yaban hayatı koruma alanlarının yönetimi, hidrojen bor füzyon teknolojileri, biyoteknoloji, sismik yorumlama, dijital ekonomi, finansal teknolojilerde inovasyon, akıllı şehirler, artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojileri, blokzincir teknolojisi, yapay zekâ ve makine öğrenmesi, yapay öğrenme ve doğal dil işleme, yeşil teknolojiler ve yeşil dönüşüm, sağlıkta yapay zekâ teknolojileri, deprem çalışmaları, deniz sondajları, dil ve konuşma terapisi, özel eğitim.”

    Başvurular 23 Aralık’ta başlayacak

    Adaylar, başvurularını 23-31 Aralık 2024 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığının rebus.meb.gov.tr (REBUS – Resmî Burslu Öğrenci Sistemi) internet adresinden yapabilecek. Öğrenciler, yurt dışında yüksek lisans ve/veya doktora öğrenimlerini başarıyla tamamladıktan sonra mecburi hizmetlerini yapmak üzere ilgili kadrolara atanacak.

  • Diyarbakır’da 7 özel eğitim kurumu kapatıldı

    Diyarbakır’da 7 özel eğitim kurumu kapatıldı

    Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde yapılan denetimlerde usulsüzlük yaptıkları belirlenen 7 özel eğitim kurumu süresiz olarak kapatıldı.

    Diyarbakır genelinde 165 merkezde 22 bin 963 öğrenciye devlet desteğiyle eğitim verilirken, yapılan incelemelerde bazı kurumlarda usulsüzlüklere rastlandı. Rastgele seçilen öğrenci grupları üzerinden kamera kayıtlarıyla gerçekleştirilen incelemelerde, bazı kurumların eğitim vermediği halde devletten destek ödemesi aldığı belirlendi.

    İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, özel eğitim kurumlarında yapılan denetimler sonucu haksız kazanç elde eden kurumlara yönelik ciddi yaptırımlar uygulandığını açıkladı. Yetkililer, usulsüzlük tespit edilen kurumlara öncelikle alınan ücretin iki katı kadar para cezası kesildiğini belirtti. Aynı kurumun tekrar usulsüzlük yapması durumunda ise 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılma kararı alındığını ifade edildi. Bu kapsamda Diyarbakır’da 7 özel eğitim kurumu, valilik kararıyla süresiz olarak kapatıldı.

    İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin, ihtiyaç sahibi bireylerin gelişimlerine katkı sağlama sorumluluğu taşıdığına dikkat çekerek, “Usulsüzlük yapan hiçbir kuruma göz yummayacağız. Eğitim hakkını ihlal eden ve devletin kaynaklarını kötüye kullananlara yönelik denetimlerimiz hassasiyetle devam edecektir” açıklamasında bulundu.

  • Devlet okullarında yılbaşı kutlamak yasaklandı

    Devlet okullarında yılbaşı kutlamak yasaklandı

    Milli Eğitim Bakanlığı okullara yazı göndererek, okullarda; “kültürel değerlere aykırı” yılbaşı ve noel adı altında düzenlenen kutlama ve bunlara yönelik her türlü dijital yazılı görsel içerik paylaşımlar gibi faaliyetlerin yapılmamasını istedi.

    Milli Eğitim Bakanlığı tarafından il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla okullara gönderilen yazıda, okullarda Türkiye’nin örf, adet ve geleneklerine uygun, milli değerlerle uyumlu yapılması gerektiği belirtildi.

    Bakanlığın talimatı üzerine 16 Aralık’ta Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Yıldırım imzasıyla ilçedeki okullara gönderilen yazıda, “Belirli gün ve haftalarda yer almayan, milli ve kültürel değerlere aykırı yılbaşı, noel, cadılar bayramı vb. adı altında düzenlenen her türlü çekiliş, kutlama ve bunlara yönelik her türlü dijital, yazılı, görsel içerik paylaşımlar gibi faaliyetlerin Müdürlüğümüze bağlı okullarımızda ve kurumlarımızda yapılmaması hususunda; Gereğini rica ederim” ifadelerine yer verildi.

  • Türkiye son 10 yılda doktora mezun sayısındaki artış oranı bakımından Avrupa’da ilk sırada

    Türkiye son 10 yılda doktora mezun sayısındaki artış oranı bakımından Avrupa’da ilk sırada

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, Türkiye’nin son 10 yılda doktora mezun sayısındaki artış oranı bakımından Avrupa’da ilk sırada yer aldığını söyledi. Doktoraya yönelik yeni müfredat çalışmaları yürüttüklerini belirten Özvar, “Artık doktora mezunlarının üniversite dışında çok daha geniş bir alanda hizmet vermesini, ülkemiz ekonomisine, araştırma kapasitesine ve teknolojik gelişmesine katkı vermesini istiyoruz” dedi.

    Yükseköğretim Kurulu tarafından 2019 yılından bu yana yürütülen “Üniversite İzleme ve Değerlendirme” çalışmaları kapsamında, üniversitelerin gelişimini izlemek ve değerlendirmek amacıyla hazırlanan 2024 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu yayımlandı. Rapora göre; doktora mezun sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında arttı. Doktora programlarında 100 ve üzeri mezun veren üniversite sayısı da 36’ya yükseldi.

    2023 yılında, 166 üniversiteden toplam 13 bin 561 öğrenci doktora derecesiyle mezun oldu. Bu sayı 2022 yılında 11 bin 290 olarak gerçekleşmişti. Buna göre, doktora mezun sayısında bir önceki yıla göre bin 271 kişilik bir artış sağlandı. Rapora göre, son 6 yılda doktora mezunu öğrenci sayıları en yüksek seviyeye ulaştı. 2020 yılında 51,32 olan yıllık ortalama mezun sayısı, 2023 yılında 81,69’a yükseldi.”

    “En fazla doktora mezunu veren üniversite 846 mezunla Ankara Üniversitesi oldu”

    Rapora göre, en fazla doktora mezunu veren üniversite üniversite 846 mezunla Ankara Üniversitesi oldu. Ankara Üniversitesini 642 mezunla İstanbul Üniversitesi, 626 mezunla Gazi Üniversitesi, 542 mezunla Marmara Üniversitesi ve 526 mezunla Hacettepe Üniversitesi takip etti. Sıralamada Ege Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi doktora mezunu veren ilk 10 üniversite içinde yer aldı. Rapora göre, listede yer alan her bir üniversitenin geçmiş yıllara ait verisi dikkate alınarak hesaplama yapıldığında ise ilk 3’ü Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi olmak üzere 6 üniversite doktora mezunu öğrenci sayısında istikrarlı gelişme gösterdi.

    Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, bir önceki yıla göre doktora mezunu sayısının artmasını sevindirici olduğunu söyledi. Özvar, Türkiye’nin son 10 yılda doktora mezun sayısındaki artış oranı bakımından Avrupa’da ilk sırada yer aldığını belirtti.

    Doktora programlarına ilişkin yeni bir çalışma başlatıldığını bildiren Özvar, “Doktora derecesi sadece üniversiteden kadro almanın bir aracı olarak görülmekten çıkmalıdır. Artık ülkemizde doktora mezunu veren programlar sadece üniversitelere öğretim elemanı değil aynı zamanda iş dünyasına ve sanayiye hizmet verecek ve bu sektörlerde çalışmaya uygun bir şekilde yetiştirilecektir” dedi.

    Doktoraya yönelik yeni müfredat çalışmaları yürüttüklerini belirten Özvar, “Sektör ve iş dünyasının temsilcilerinin de görüşlerini alıyoruz. Artık doktora mezunlarının üniversite dışında çok daha geniş bir alanda hizmet vermesini, ülkemiz ekonomisine, araştırma kapasitesine ve teknolojik gelişmesine katkı vermesini istiyoruz” bilgisini verdi.

  • ÖSYM, bazı kamu kurum ve kuruluşların kadro ve pozisyonlarına merkezi yerleştirme için tercih kılavuzunu yayımladı

    ÖSYM, bazı kamu kurum ve kuruluşların kadro ve pozisyonlarına merkezi yerleştirme için tercih kılavuzunu yayımladı

    Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” hükümleri uyarınca merkezi yerleştirme yapılacağını duyurdu. Yayınlanan tercih kılavuzuna göre, başvurular bugün başlayacak.

    ÖSYM, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına KPSS puanıyla yapılacak merkezi yerleştirme için tercih kılavuzunu yayımladı. Buna göre adaylar, bugün başlayacak tercih işlemlerini 26 Aralık 2024 tarihinde saat 23.59’a kadar yapabilecek.

    Adayların tercih kılavuzunda yer alan kadro ve pozisyonları tercih edebilmeleri için 14 Temmuz 2024, 1 Eylül 2024 ve 15 Eylül 2024 tarihlerinde yapılmış olan KPSS’den (2024-KPSS Lisans, 2024-KPSS Ön Lisans ve 2024-KPSS Ortaöğretim) birine girmiş ve bu sınavların en az birinden ilgili KPSS puanını almış olmaları şartı aranacak.

    ÖSYM tarafından yerleştirilen adaylar, başka bir sınav veya mülakat yapılmaksızın, yerleştirme yapılan kadro ve pozisyonlara kamu kurum ve kuruluşlarınca doğrudan atanacak.

  • Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının 15 gündür ödenmediğini belirterek “Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor” dedi.

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının ödenmemesiyle ilgili açıklama yaptı. Kendisine ulaşan birçok öğretmenin, maaşları yatırılmadığı için bankaların ek hesaplarını kullanarak işe gidip gelebildiğini söyleyen Bakırlıoğlu, aylık ödemelerinin aralık ayının başında yatırılması gerektiğini ama aradan 15 gün geçmesine rağmen birçok il ve ilçede hâlâ ödeme yapılmadığına dikkat çekti.

    “Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor”

    Bakırlıoğlu, bakanlığın ücretli öğretmenleri ucuz iş gücü olarak gördüğünü belirterek şunları söyledi:

    “Öğretmen açığı, yıllardır eleştirdiğimiz ‘ücretli öğretmenlik’ sistemiyle kapatılıyordu. Yani bakanlık atama yapmadan; öğretmen açığını kapatmak için asgari ücretin altında maaş verdiği ‘ücretli öğretmenlik’ diye bir model icat etmişti. Şimdi ise bu modeli ‘ücretsiz ve borçlu öğretmenlik’ haline getirdi. Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor hem de maaşlarını alamadığından okula gidebilmek için bankalara borçlanıyor. İşte Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, yüzyılın icadı. Bakanlık, kadro ihtiyacı olmasına rağmen atama yapmıyor, onun yerine asgari ücretin altında, yarım sigortayla öğretmenlerimizi ‘ücretli öğretmen’ olarak çalıştırıyordu. Şu anda bu öğretmenlerimize bir de ‘ödenek yok’ diyerek maaşlarını yatırmıyor. Peki bu öğretmenlerimiz nasıl geçinecek, faturalarını nasıl ödeyecek, mutfak masraflarını, kiralarını nasıl karşılayacak? Sayıları yaklaşık 100 bini bulan öğretmenlerimiz, yeni yılı sevinçle değil, kaygıyla mı karşılayacaklar? Bilgi almak için görüştüğüm okul müdürleri ise ‘Öğretmenlerimin yüzlerine bakamıyorum’ diyor. Ücretli öğretmenlerimizin öğretmenlik kimlik kartları yok, mazeret izni kullanamıyorlar, asgari ücretin altında maaş alıyorlar, sigortaları yarım yatıyor, tatillerde ve hastalıkta ücretleri kesiliyor, kırtasiye ve çocuk yardımı alamıyorlar ve ücretli öğretmenlerimize nöbet ücreti ödenmiyor. Yani normal şartlar altında bile oldukça mağdur olan eğitimcilerimiz, artık bu sorunların yanında maaşlarını da alamıyor. Eğitime ayrılan ‘büyük’ bütçe nerede?

    “Bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor”

    Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını da alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor?”

  • 350 bin öğretmen 5 bin TL eksik maaş alacak

    350 bin öğretmen 5 bin TL eksik maaş alacak

    Hürriyetçi Eğitim Sen 2. Eğitim ve İstişare Toplantısı 12-15 Aralık 2024 tarihleri arasında gerçekleştirildi.

    Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, “Hürriyetçi Eğitim Sen ve Hürriyetçi sendikalar alelade bir sendikal yapılanma değildir. Ülkemizde sendikaların durumu ortadadır.  Meydanlara çıkamayan, sesini yükseltemeyen, kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini koruyamayan, hatta böyle bir derdi olmayan, doğrular mı makamı ikileminde hiç düşünmeden makamları tercih eden, siyasi partilerin arka bahçesine sığınmış, üye sayıları çok olsa da içleri boş sendikalara başkaldırdık” dedi.

    ANAYASA’NIN İLK 3 MADDESİNİN TARTIŞMAYA AÇILMASINI VE BEBEK KATİLİNE UMUT HAKKI VERİLMESİNİ REDDEDİYORUZ

    Kuruoğlu konuşmasında, Anayasanın ilk 3 maddesinin tartışmaya açılmasını kabul etmeyeceklerini, Bebek katili Apo’nun Umut Hakkı düzenlemesiyle serbest bırakılmasına ve Meclis’te konuşma yapmasının istenmesine sessiz kalmayacaklarını, Habur’da kurulan çadır tiyatroları ile çözüm süreci ihanetinin unutulmayacağını ve yeni bir ihanete müsaade etmeyeceklerini belirterek şunları söyledi;

    Sendikal mücadelemizin gereklerini yerine getirirken toplumun gerçeklerinden, yaşadıklarından, onların acılarından, sevincinden, geçim sıkıntısından, ülkenin güvenliğinden, Şehitlerimizin bize emanet ettikleri ailelerinden uzak duramayız.

    Anayasanın ilk üç maddesinin tartışılmaya açılmasını kabul etmeyiz, Anayasanın 66 Maddesinin yani ‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.’ Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Maddesinin değiştirilmesini kabul etmeyiz.

    Bebek katili Apo’nun umut hakkı düzenlemesiyle serbest bırakılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşturulmak istenmesine sessiz kalmayız. Her platformda karşı koyarız.

    Habur’da kurulan çadır tiyatrolarını, 1. Çözüm süreci ihanetini unutmadık. Bugün şekil değiştirerek uygulamaya sokulan 2. Çözüm sürecine rıza göstermeyiz.

    Fikri Hür Vicdanı Hür irfanı Hür olanların, Atatürk’ün askerleriyiz diye haykıranların, Bağlı bulunduğumuz tek Lider Mustafa Kemal Atatürk diyenlerin, “Ne mutlu Türküm” diyenlerin suskun kalmasını kimse beklemesin. Susmak, ihaneti sessiz kabul ediştir. Taraf olacağız, bizden kimse tarafsız kalmamızı beklemesin.

    Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen’e, siz bebek katilinin serbest bırakılmasına, Bebek katilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşmasına ne diyorsunuz sorusunu sorduk. Hala cevap veremediler sanırım düşünüyorlar.

    Mazilerini Türk Milliyetçiliğine borçlu olanlar, Bebek katilini terör örgütü PKK’yı defalarca protesto mitingleri düzenleyenler, makam koltukları ile Bebek Katiline af arasında kalınca makam koltuklarını mı seçtiler açıklasınlar. Ya açıkça destekliyoruz desinler ya da mazilerinin gereğini yapsınlar. İhanetin karşısındalar mı yanındalar mı görelim. Ak koyun kara koyun ortaya çıksın.
    Bu soruyu Memur Sen’e sormaya gerek bile duymadım. Çünkü onların genel başkanları 1. Çözüm sürecinde zaten Akil adamdı. Şimdi çözüm sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar anlamıyor demişti.

    Biz Hür Sen konfederasyonuna bağlı sendikalar olarak bebek katiline af konusunda irademizi ortaya koyduk açıkladık. Biz Anayasa konusunda irademizi ortaya koyduk ve açıkladık. Sorduğum sorulardan bunalan, makam milliyetçilerinden cevap bekliyoruz.

    ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ BEKA SORUNU EĞİTİMDİR

    “Eğitim de balık baştan kokmuştur” diyerek, Yönetici atama yönetmeliğinin yeniden ele alınmalısı gerektiğini ifade eden Levent Kuruoğlu, “Hangi sendikanın üyesi olursa olsun Liyakatı varsa atanabileceği adil bir atama yöntemi oluşturulmalıdır. Çünkü liyakatli bir yönetici çocuklarımızın en iyi şekilde gelişmesini sağlamakta en hayati göreve sahip kişidir. Ama kötü bir yönetici de Bursa’da örneğini gördüğümüz Okul Müdürü gibi, Müdür yardımcısının kapısını kırdırır. Tokat’ta gördüğümüz gibi Halep’ten gelenler geri dönüyor, artık Selanik’ten gelenler de geri dönsün paylaşımı yapacak kadar hadsizleşir. Mesele sadece Tarih bilemeleri değildir. Mesele Türk Milletine, Selanik deyince ilk akla gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşman olmalarıdır.
    Bu zihniyete ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, nasıl teslim edilebilir. Bu zihniyetin milletin geleceğine nasıl bir faydası olabilir.

    Üniversitelerde de durumun farklı olmadığını belirten Kuruoğlu, “Tarafsız bir anlayışla bilimsel başarı kıstasına göre atanması gereken akademik kadrolar ne yazık ki yandaşlık, akrabalık, keyfiyet kıstasına göre dağıtılıyor. Doçent Profesör kadrolarının torpille dağıtıldığı üniversiteler, bilimsel olarak kalkınabilir mi? Dünya ile yarışabilir mi? İyi bir atama sistemi ilk düğmedir. İlk düğme doğru iliklenmediği sürece eğitim sisteminin düzelme imkânı bulunmamaktadır. Liyakate dayanan bir yönetici atama yönetmeliği için sesimizi yükseltmeliyiz.

    İşte bu zihniyet ÖĞRETMEN MÜLAKATI yaptı. 1500’den fazla meslektaşımızın hayallerini geleceklerini gasp ettiler. Emeklerini heba ettiler. Günlerdir eylemdeler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi yapmalarını engellemek için her şeyi yaptılar. Onları savunmakta bizim görevimiz, hakkı gasp edilen öğretmenlerin yanındayız.

     Yusuf Tekin, Eğitimin Önündeki En Büyük Engel

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, milli eğitimin önündeki en büyük engeldir ve beka sorunudur. Mülakat konusunda sadece bizim haykırışlarımızın ve itirazlarımızın sorunu çözemeyeceğini anladığımızda ise Terörle iktisatlı olmayan siyasi partilerin yöneticilerinden ve Milletvekillerinden destek istedik. Siyasi partilerin arka bahçesi olmayacağız ama siyaset üzerinde nüfuz alanı oluşturarak taleplerimizi TBMM’ye taşıyacağız.

    350 BİN ÖĞRETMEN 5 BİN TL EKSİK MAAŞ ALACAK

    Öğretmenlik Meslek Kanunu ile Öğretmenlerin Sınıflandırılmasına Karşıyız

    ÖMK ile ilgili de değerlendirmede bulunan Genel Başkan Levent Kuruoğlu, “Bu kanun hayati sorunları içinde barındırmaktadır. Kariyer basamakları için verilen sözler ise tutulmamıştır. Baştan beri söylediğimiz gibi biz öğretmenin sınıflandırılmasına karşıyız. Ama uzman ve başöğretmen tazminatlarına karşı değiliz. Kanun yasalaşmasına rağmen Kariyer basamakları yönetmeliği yayınlanmamıştır. Ocak tarihine kadar bitirilmezse 350 bin öğretmen ortalama 5 bin TL eksik maaş alacaktır. Bakanlık üzerinde baskıyı arttırıyoruz. Yönetmelik yayınlanmazsa Millî Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapacağız.

    Akademi kurulduğunda formasyon ortadan kalkacaktır. Eğitim Fakültelerinin anlamı kalmayacaktır. Ağır disiplin hükümlerinin bulunduğu Milli Eğitim Akademisinde bu zihniyetin neler yapacağını düşünmek bile istemiyorum. Zaman içinde her kurumu siyasallaştıran iktidarın ve Yusuf Tekin zihniyetinin yandaşlardan oluşan kadro dönüşümü yaşamasının yolu açılmıştır.

    Üniversite çalışanlarının liyakat, adil bir görevde yükselme, üniversiteler arası yer değiştirme yönetmeliği ve ekonomik sorunlarının düzeltilmesi talepleri bugüne kadar karşılanmamıştır. Hatta Üniversite çalışanlarının üniversiteler arası yer değiştirme hakkı Toplu Sözleşmede karar bağlanmıştır ancak, Yetkili sendika toplu sözleşme tutanağına yazdırdığı maddeyi bile hayata geçirtebilmekten acizdir.

    TÜRKİYE DE İLK DEFA REFAH PAYI EYLEMİ YAPAN SENDİKAYIZ

    Toplu sözleşmeler kanun hükmündedir. İmzalanan tolu sözleşmeye göre memur ve memur emeklisine ocak ayında yüzde 6 zam ve enflasyon farkı olmak üzere toplam yüzde 12-13 arasında bir zam yapılacaktır.
    Bunun dışında maaşlarda yapılacak düzenlemeye refah payı denilmektedir. Hürriyetçi Eğitim Sen olarak devletin 2025 yılı için belirlediği yüzde 43,93 zammın kamu çalışanlarına yansıtılmasını istiyoruz. Maaş ve enflasyonu düştüğümüzde yeniden değerlendirme ile arada kalan farkı talep ediyoruz. Bu fark yüzde 32 olmaktadır. Refah payını sürekli dile getirerek, gündemde tutacağız.

    Biz emekli maaşlarının arttırılması için sesimizi yükseltirken sadece emeklilerin değil gelecekte emekli olacak kamu çalışanlarının da bugünden hakkını savunuyoruz. Bugün emekli maaşı, aktif çalışma hayatında aldığı maaşın nerdeyse 3’te birine düşmektedir. Biz bunu görmezden gelemeyiz.

    EĞİTİM ÇALIŞANLARINI BİR BÜTÜN OLARAK GÖRÜYORUZ

    Eğitim çalışanları arasında sınıfsal ayrımın yapılmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Levent Kuruoğlu, “Memurlar, hizmetliler üniversite çalışanları, akademisyenler ve öğretmenlerin çalışma hayatında yaşadığı sorunlarının çözümü için mücadelemiz her geçen gün arttırıyoruz” dedi.

    Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu’nun konuşmasının ardından Prof. Dr. Muhittin Acar (Eğitimde İyi Yönetişim ve İletişim), Av. Afşin Soysal (Meslek Hayatında Karşılaşılan Adli ve İdari Problemler) ve Dr. Ali Güler’in(Mustafa Kemal’den Atatürk’e Bir Dâhinin Liderlik Öyküsü)konuşmalarının ardından sekreterya ve temsilci toplantıları yapıldı.

    Büyük bir coşkuyla gerçekleştirilen 2.Eğitim ve İstişare Toplantısının sonunda gala gecesi yapılarak 3. Kuruluş yıldönümü pastası kesildi.

  • Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Malatya Şubesi tarafından ‘Dayanışma yemeği’ etkinliği düzenlendi. Yemekte konuşma yapan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyet’in ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu” dedi.

    Eğitim-İş Malatya Şubesi tarafından Malatya Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda ‘Dayanışma yemeği’ programı düzenlendi. Programa Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, CHP Malatya İl Başkanı Barış Yıldız, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Yunus Millioğulları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğretmenler katıldı.

    Programda konuşan Eğitim-İş Malatya Şubesi Başkanı Hüseyin Kara, şunları söyledi:

    “Eğitim-İş kurulduğu günden bu yana bütün eğitim emekçilerinin gönlündeki sendika. Yani biz okullara, öğretmenler odasına gittiğimizde arkadaşlarımız, ‘Sendikacılığı siz yapıyorsunuz, iyi ki Eğitim-İş var’ diyorlar ama çeşitli gerekçelerle sendikaya üye olma imza atma konusunda tereddüt gösteriyorlar. Biz o nedenleri biliyoruz. Ama şunu duymak çok güzel, sendikası ne olursa olsun, sendikacılığı Eğitim-İş’in yaptığını söyleyen eğitim emekçisini görmek bizi mutlu ediyor. Elbette ki niteliğin yanında nicelik de gerekir. Çünkü yasa diyor ki; ben muhatap olarak karşıma sayısı en fazla olan sendikayı alıyorum diyor. Onun için önemli. Ama bugün sayısı en yüksek olan ve işverenle masaya oturan sendikanın sendikacılık yapmadığını, adeta siyasi iktidarın memur kolları gibi çalıştığını hepimiz biliyoruz. Yoksa bugün eğitim emekçileri özlük haklarıyla, ekonomik haklarıyla, sosyal haklarıyla çok daha farklı yerde olurdu. Fakat bugün toplumun bütün kesimleri ekonomik yoksulluk içerisinde. Ama öğretmenler yaptıkları görev nedeniyle hiç hak etmedikleri bir ücrete çalışıyorlar. Bunun bir an önce düzelmesi ancak Eğitim-İş’in yetkiyi alıp, gerçek bir sendika olarak işverenin karşısına oturması ile mümkün olacaktır.”

    “Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz”

    Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

    “Çok büyük acı yaşadı bu ülke. Ama bu acının sebebini aslında hepimiz biliyoruz. Doğal bir afetin felakete dönüşmesinin sebebi bu kadar çok canımızı kaybetmenizin sebebi; aslında merkezine insanı, yaşamı koymayan politikaların mimarları… Bölgeyi birçok kez ziyaret ettik. 1’inci yılında tekrar ziyaret ettik. 2’inci yılında tekrar ziyaret ediyoruz. Hala birçok şeyin değişmediğini görüyoruz. Bakın Türkiye, OECD verilerine göre, eğitimde eşitsizliğin en çok yaşandığı ülke. 22 milyon çocuğun yaklaşık 7 milyonu derin bir yoksulluk altında. Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Sağlıklı beslenemeyen çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmesini bekleyebilir miyiz? Bu nedenle ben diyorum ki; ortada gerçekten bir devlet aklı yok. Ortada bir devlet aklı olsa en önemli yatırım eğitim olur. Malatya’ya geldik, sayın başkanım anlattı birde biz görelim dedik. Gerçekten biz utandık. Ama Millî Eğitim Bakanlığı’nı yönetmekle sorumlu olanlar, o tablodan utanmıyorlar. 3 binin üzerinde çocuk konteynerlerin içerisine sıkıştırılmış, öğretmenlerin ellerini sıktık öğretmenlerin elleri buz gibi. Güya ısıtıcı koymuşlar; ısıtıcı bir yan sınıfta çalışıyor diğer yan sınıfta çalışmıyor. Isıtıcıyla da ne kadar ısınabilirsiniz? Bir tane lavabo kullanmaya çalışıyorlar, 70’in üzerinde öğretmen. Cumhuriyetin 100. yılı okulların durumu, eğitimin durumu.

    ’20 bin köy okulu kapandı’

    Hatay’a gittim, Hatay’da bir tane sağlam bina varmış, ona da emniyet müdürlüğü el koymuş. Anadolu lisesi yazıyor, altında da emniyet müdürlüğünün tabelası var. Bir tane çalışmayan gemi bulmuşlar. Bir yandaşın herhalde boş kalmasın diye pansiyonlu okulu gemiye taşımışlar. Sizin de Malatya’da yaşadığınız o kadar çok örnek var. Deprem sonrası eşitsizliğin daha da derinleştiği eğitim ortamını sizler de görüyorsunuz. Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu. 20 bin köy okulu kapandı.

    ‘Temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi’

    Cumhuriyet’in 100 yılı devirdiği bu dönemde temizlemediğiniz, temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi. Asıl siz bununla utanın diyorum. 100 yıllık cumhuriyetin kurumlarında oturuyorsunuz, yarattığınız ortam bu. Bugün, bu ülkede eğitim çalışanları, yoksulluk sınırı altında bir ücretle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Büyük şehirlerde birçok öğretmen arkadaşımız, inanın kirasını ödeyemediği için, oradan gidebilmenin yolunu ya da ek iş yapmak zorunda kalıyor. Ne diyorduk başarılı olan tek lider diyor ki; ‘Bir toplumun uygarlık düzeyi öğretmene verdiği değerler ölçülür’ hem ‘Geleceğin mimarı, geleceği yetiştir’ diyeceksin bir milyon atanmayan öğretmeni dışarıda bırakacaksın, 200 bin özel sektörde ne kadar ücret aldığı belli olmayan, güvencesiz çalışma ortamına mahkûm bırakacaksın, 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştıracaksın, güvencesi yok.”

    Program, yapılan konuşmaların ardından müzik dinletisiyle sona erdi.

  • Kartal Belediyesi’ne “Makina Hangar” projesi ile Altın Karınca Ödülü

    Kartal Belediyesi’ne “Makina Hangar” projesi ile Altın Karınca Ödülü

    Kartal Belediyesi’nin “Makina Hangar” projesi, “Yerel Kalkınma” kategorisinde Altın Karınca Ödülü’ne layık görüldü. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, “Bu ödülü sadece Kartal Belediyesi adına değil, geleceğin mühendisleri, bilim insanları ve girişimcileri olacak gençlerimiz adına alıyoruz” dedi.

    Marmara Belediyeler Birliği (MBB) tarafından 10’uncusu düzenlenen Altın Karınca Ödülleri’nin sahipleri belli oldu. Kartal Belediyesi; Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi “Makina Hangar” adlı projesi ile “Yerel Kalkınma” kategorisinde Altın Karınca Ödülü’nü aldı. Başkan Yüksel ve ekibi, ödülü Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’nın elinden aldı.

    Ödülü alan Yüksel, şöyle konuştu:

    “Bu ödülü geleceğin bilim insanları adına alıyoruz”

    “Bu projeyi tasarlarken en büyük hayalimiz, Kartal’ı bilim ve teknoloji merkezlerinden biri haline getirmekti. Bugün burada aldığımız ödül, bu hayalimizin doğru bir yolda olduğunu gösteriyor. Bu ödül aynı zamanda Kartal halkının, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bu başarıyı, projede emeği geçen değerli ekip arkadaşlarım, destek veren kurumlar, üniversiteler ve sanayi kuruluşları ile paylaşıyorum. Proje paydaşımız Makine Mühendisleri Odası’na da teşekkür ediyorum. Hep birlikte daha yaşanabilir, daha üretken bir Kartal ve Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödülü sadece Kartal Belediyesi adına değil, geleceğin mühendisleri, bilim insanları ve girişimcileri olacak gençlerimiz adına alıyorum. Onların hayallerini gerçekleştirmelerine bir nebze de olsa katkı sağlayabildiysek ne mutlu bize. Kartal Belediyesi olarak bizler, kentimize değer katacak projeler üretmeye büyük önem veriyoruz. Makina Hangar Projesi, sadece fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda çocuklarımız, gençlerimiz ve sanayi sektörü için bir inovasyon merkezi olarak tasarlandı. Daha önce fabrika deposu olarak kullanılan bir alanı, bilim, mühendislik ve teknoloji odaklı bir yaşam merkezine dönüştürerek komşularımıza kazandırdık.”

    Makina Hangar hakkında

    Toplam beş dönüm arazi üzerinde kurulu olan, 3 bin metrekare kapalı ve 2 bin metrekare açık alana sahip Makina Hangar, “Bilim”, “Dönüşüm” ve “Girişim” başlıkları altında üç ana eksende faaliyet göstermektedir. Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Koridoru, 6-14 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik STEAM (Fen, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematik) başlıklarında eğitim sunmaktadır. Çocuklara, 21. yüzyılın gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandırmayı hedefleyen bu koridor, onların bilim ve teknolojiye ilgisini artırmayı amaçlar. Beş aşamalı bir eğitim sürecini kapsayan bu koridorda, çocuklar mühendislik, ışık ve renk, enerji sistemleri gibi konularda eğitim alırken, ilerleyen aşamalarda robotik kodlama yaparak karşılaştıkları sorunlara çözüm üretirler. Son aşamada ise uzay temasıyla öğrendiklerini pekiştirir, ekip çalışmalarıyla projeler üretir ve bu projeleri tartışma ortamında sunarlar. Bu süreç, genç nesillerin bilim ve teknik alanlara olan ilgisini artırmayı ve onları ilham verici bireyler olarak yetiştirmeyi hedefler.

    Dijital Dönüşüm Merkezi de sanayide dijital dönüşüm projelerine öncülük ederek, bölgesel sanayi ekosistemine destek vermeyi amaçlamaktadır. Merkez, sanayi verimliliğini artırmaya yönelik eğitimler ve projeler düzenlemekte olup, nesnelerin interneti (IoT), dijital ikiz teknolojileri, yapay zeka ve robotik otomasyon gibi yenilikçi teknolojiler üzerine seminerler ve uygulamalı eğitimler sunmaktadır. Ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlenerek yeni teknolojiler tanıtılmakta, sanayideki sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirilmektedir. Bu merkez, mühendislerin gelişimini desteklemekte, mesleki üretkenlik ve teknolojik yeniliklerde öncü olmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda çocuklara, ailelere ve genç öğrencilere meslek tanıtımı yapılarak farkındalık artırılmaktadır.

    Girişim Merkezi ise üniversite öğrencilerinin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmelerine olanak sağlamaktadır. Öğrenci takımlarına mekan, mentorluk, malzeme ve networking imkanı sunarak, özellikle mühendislik ve teknoloji tabanlı girişimlerin gelişimini desteklemektedir. Bu merkezde, girişimciler kuluçka hizmetlerinden faydalanarak projelerini geliştirebilmekte ve sanayiye entegre edebilmektedir. Ayrıca, teknoloji transfer süreçleri kolaylaştırılarak, sektörler arası iş birliği teşvik edilmektedir. Makina Hangar, sektördeki derneklerle iş birliği yaparak yeni fikirlerin geliştirilmesini sağlamaktadır.

  • 32. dönem POMEM ön başvuru sonuçları açıklandı

    32. dönem POMEM ön başvuru sonuçları açıklandı

    Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezleri’ne ön başvuru sonuçları açıklandı.

    Polis Akademisi Başkanlığı’na bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezlerine 12 bin öğrenci alımı süreci başladı. 21 Kasım’da başlayan ve 9 Aralık’ta sona eren ön başvuru sonuçları açıklandı. Toplamda 167 bin 692 adayın başvurduğu belirtilirken, ön başvuruları kabul edilen adaylar sonuçlarını e-devlet üzerinden öğrenebilecek.

    Polis Akademisi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 335’i Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları kapsamında olmak üzere lisans mezunu 46 bin 480 erkek ve 37 bin 813 kadın ile önlisans mezunu 50 bin 223 erkek ve 33 bin 176 kadın olmak üzere toplam 167 bin 692 aday başvuruda bulundu. Başvurular sonucunda toplam 84 bin 807 aday sınav aşamalarına hak kazandı.
    Sırada sınav başvurusu var

    Polis olmak isteyen adaylar ön başvurularının kabul edilmesinin ardından Polis Akademisi Başkanlığı tarafından düzenlenen POMEM Giriş sınavına katılacak. Sınavlarda başarılı olarak Polis Meslek Eğitim Merkezleri’ne girerek eğitim gören adaylar sonrasında polis memuru olarak atanacak.

    Polis Meslek Eğitim Merkezleri Giriş Yönetmeliğinin 7’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan “…Ön başvurusu alınan erkek ve kadın adaylar ayrı ayrı olmak üzere en yüksek puandan en düşük puana doğru sıralanır ve o dönem için alınacak erkek ve kadın öğrenci kontenjanının on katına kadar aday şahsen müracaatta bulunmak üzere çağrılır. Şehit veya vazife malulü eş veya çocukları için bu hüküm uygulanmaz.” hükmüne istinaden lisans mezunu 46 bin 400 erkek ve 14 bin 400 kadın ile önlisans mezunu 20 bin 407 erkek ve 3 bin 600 kadın olmak üzere toplam 84 bin 807 aday sınav aşamalarına katılmaya hak kazandı. Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları belirlenen kontenjana dahil değil

    POMEM sonuçları nereden öğreniliyor?

    32. Dönem POMEM Giriş Sınavı aşamalarına katılmaya hak kazanan adaylar sonuçlarını e-devlet şifreleri ile www.pa.edu.tr internet adresinden sorgu yapmak suretiyle öğrenebilecek.

    Sınav başvuru tarihleri ve ücretleri

    32. Dönem POMEM Giriş Sınavı aşamalarına katılmaya hak kazanan adaylar bin 900 lira olan sınav ücretini 12 Aralık 2024 Perşembe günü saat 09.00’dan 01 Ocak 2025 Çarşamba günü saat 17.00’ye kadar Polis Akademisi Başkanlığı Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğünün Türkiye Halkbank Gölbaşı Şubesi/ANKARA “32. Dönem POMEM Giriş Sınavı” isimli hesabına yatırmaları gerekiyor.