Kategori: Yazarlar

  • 20 milyon öğrenci için ders zili çaldı

    20 milyon öğrenci için ders zili çaldı

    Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 20 milyon öğrenci, iki haftalık yarıyıl tatilinin ardından 2024-2025 eğitim öğretim yılının ikinci dönemine başladı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yarıyıl tatilinin ardından başlayan 2024-2025 eğitim-öğretim yılı bahar döneminin tüm öğrencilere, öğretmenlere ve velilere hayırlı olmasını diledi.

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 2024-2025 eğitim-öğretim yılı bahar döneminin bugün başladığını belirtti.

     

    Tekin’in paylaşımı şöyle:

    ”2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi bugün başladı. Neşeli sesleriyle sınıfları doldurarak yeni bir döneme başlayan milyonlarca öğrencimizin, özveriyle görevini ifa eden öğretmenlerimizin ve evlatlarımızı en güzel şekilde yetiştirmek için gayret gösteren kıymetli velilerimizin heyecanını canıgönülden paylaşıyorum. Bu vesileyle, yeni dönemin tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve velilerimize hayırlı olmasını diliyorum. İyi haftalar.”

  • Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    Ücretli öğretmenler 15 gündür maaşlarını alamıyor

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının 15 gündür ödenmediğini belirterek “Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor” dedi.

    CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, ücretli öğretmenlerin maaşlarının ödenmemesiyle ilgili açıklama yaptı. Kendisine ulaşan birçok öğretmenin, maaşları yatırılmadığı için bankaların ek hesaplarını kullanarak işe gidip gelebildiğini söyleyen Bakırlıoğlu, aylık ödemelerinin aralık ayının başında yatırılması gerektiğini ama aradan 15 gün geçmesine rağmen birçok il ve ilçede hâlâ ödeme yapılmadığına dikkat çekti.

    “Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor”

    Bakırlıoğlu, bakanlığın ücretli öğretmenleri ucuz iş gücü olarak gördüğünü belirterek şunları söyledi:

    “Öğretmen açığı, yıllardır eleştirdiğimiz ‘ücretli öğretmenlik’ sistemiyle kapatılıyordu. Yani bakanlık atama yapmadan; öğretmen açığını kapatmak için asgari ücretin altında maaş verdiği ‘ücretli öğretmenlik’ diye bir model icat etmişti. Şimdi ise bu modeli ‘ücretsiz ve borçlu öğretmenlik’ haline getirdi. Öğretmenlerimiz hem çalışıyor hem ücretlerini alamıyor hem de maaşlarını alamadığından okula gidebilmek için bankalara borçlanıyor. İşte Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, yüzyılın icadı. Bakanlık, kadro ihtiyacı olmasına rağmen atama yapmıyor, onun yerine asgari ücretin altında, yarım sigortayla öğretmenlerimizi ‘ücretli öğretmen’ olarak çalıştırıyordu. Şu anda bu öğretmenlerimize bir de ‘ödenek yok’ diyerek maaşlarını yatırmıyor. Peki bu öğretmenlerimiz nasıl geçinecek, faturalarını nasıl ödeyecek, mutfak masraflarını, kiralarını nasıl karşılayacak? Sayıları yaklaşık 100 bini bulan öğretmenlerimiz, yeni yılı sevinçle değil, kaygıyla mı karşılayacaklar? Bilgi almak için görüştüğüm okul müdürleri ise ‘Öğretmenlerimin yüzlerine bakamıyorum’ diyor. Ücretli öğretmenlerimizin öğretmenlik kimlik kartları yok, mazeret izni kullanamıyorlar, asgari ücretin altında maaş alıyorlar, sigortaları yarım yatıyor, tatillerde ve hastalıkta ücretleri kesiliyor, kırtasiye ve çocuk yardımı alamıyorlar ve ücretli öğretmenlerimize nöbet ücreti ödenmiyor. Yani normal şartlar altında bile oldukça mağdur olan eğitimcilerimiz, artık bu sorunların yanında maaşlarını da alamıyor. Eğitime ayrılan ‘büyük’ bütçe nerede?

    “Bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor”

    Atama yapmak yerine yarım sigortayla, güvencesiz olarak çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz şu anda maaşlarını da alamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı; okulları temizleyemiyor, çocuklara bir öğün yemek veremiyor, ücretli öğretmenlerin sigortalarını yarım yatırıp, maaşlarını ise ‘ödeneksizlik’ gerekçesiyle ödemiyor. O zaman bu Milli Eğitim Bakanlığı ne iş yapıyor, bütçesini nereye kullanıyor?”

  • Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Kadem Özbay: 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Malatya Şubesi tarafından ‘Dayanışma yemeği’ etkinliği düzenlendi. Yemekte konuşma yapan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyet’in ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu” dedi.

    Eğitim-İş Malatya Şubesi tarafından Malatya Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda ‘Dayanışma yemeği’ programı düzenlendi. Programa Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, CHP Malatya İl Başkanı Barış Yıldız, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Yunus Millioğulları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğretmenler katıldı.

    Programda konuşan Eğitim-İş Malatya Şubesi Başkanı Hüseyin Kara, şunları söyledi:

    “Eğitim-İş kurulduğu günden bu yana bütün eğitim emekçilerinin gönlündeki sendika. Yani biz okullara, öğretmenler odasına gittiğimizde arkadaşlarımız, ‘Sendikacılığı siz yapıyorsunuz, iyi ki Eğitim-İş var’ diyorlar ama çeşitli gerekçelerle sendikaya üye olma imza atma konusunda tereddüt gösteriyorlar. Biz o nedenleri biliyoruz. Ama şunu duymak çok güzel, sendikası ne olursa olsun, sendikacılığı Eğitim-İş’in yaptığını söyleyen eğitim emekçisini görmek bizi mutlu ediyor. Elbette ki niteliğin yanında nicelik de gerekir. Çünkü yasa diyor ki; ben muhatap olarak karşıma sayısı en fazla olan sendikayı alıyorum diyor. Onun için önemli. Ama bugün sayısı en yüksek olan ve işverenle masaya oturan sendikanın sendikacılık yapmadığını, adeta siyasi iktidarın memur kolları gibi çalıştığını hepimiz biliyoruz. Yoksa bugün eğitim emekçileri özlük haklarıyla, ekonomik haklarıyla, sosyal haklarıyla çok daha farklı yerde olurdu. Fakat bugün toplumun bütün kesimleri ekonomik yoksulluk içerisinde. Ama öğretmenler yaptıkları görev nedeniyle hiç hak etmedikleri bir ücrete çalışıyorlar. Bunun bir an önce düzelmesi ancak Eğitim-İş’in yetkiyi alıp, gerçek bir sendika olarak işverenin karşısına oturması ile mümkün olacaktır.”

    “Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz”

    Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

    “Çok büyük acı yaşadı bu ülke. Ama bu acının sebebini aslında hepimiz biliyoruz. Doğal bir afetin felakete dönüşmesinin sebebi bu kadar çok canımızı kaybetmenizin sebebi; aslında merkezine insanı, yaşamı koymayan politikaların mimarları… Bölgeyi birçok kez ziyaret ettik. 1’inci yılında tekrar ziyaret ettik. 2’inci yılında tekrar ziyaret ediyoruz. Hala birçok şeyin değişmediğini görüyoruz. Bakın Türkiye, OECD verilerine göre, eğitimde eşitsizliğin en çok yaşandığı ülke. 22 milyon çocuğun yaklaşık 7 milyonu derin bir yoksulluk altında. Her 3 çocuktan birinin okulda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Sağlıklı beslenemeyen çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmesini bekleyebilir miyiz? Bu nedenle ben diyorum ki; ortada gerçekten bir devlet aklı yok. Ortada bir devlet aklı olsa en önemli yatırım eğitim olur. Malatya’ya geldik, sayın başkanım anlattı birde biz görelim dedik. Gerçekten biz utandık. Ama Millî Eğitim Bakanlığı’nı yönetmekle sorumlu olanlar, o tablodan utanmıyorlar. 3 binin üzerinde çocuk konteynerlerin içerisine sıkıştırılmış, öğretmenlerin ellerini sıktık öğretmenlerin elleri buz gibi. Güya ısıtıcı koymuşlar; ısıtıcı bir yan sınıfta çalışıyor diğer yan sınıfta çalışmıyor. Isıtıcıyla da ne kadar ısınabilirsiniz? Bir tane lavabo kullanmaya çalışıyorlar, 70’in üzerinde öğretmen. Cumhuriyetin 100. yılı okulların durumu, eğitimin durumu.

    ’20 bin köy okulu kapandı’

    Hatay’a gittim, Hatay’da bir tane sağlam bina varmış, ona da emniyet müdürlüğü el koymuş. Anadolu lisesi yazıyor, altında da emniyet müdürlüğünün tabelası var. Bir tane çalışmayan gemi bulmuşlar. Bir yandaşın herhalde boş kalmasın diye pansiyonlu okulu gemiye taşımışlar. Sizin de Malatya’da yaşadığınız o kadar çok örnek var. Deprem sonrası eşitsizliğin daha da derinleştiği eğitim ortamını sizler de görüyorsunuz. Bakan diyor ya, ‘Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında camilerin kapısına kilit vuruldu ve adeta ahıra çevrildi’ diyor. Bunu Milli Eğitim Bakanı söyledi. Bunun yalan olduğunu emin olun kendisi de biliyor. Buna bu ülkedeki hiçbir yurttaş da inanmıyor. Ama şunu da herkes çok iyi biliyor ki; 22 yıllık siyasi iktidarınızda 20 bine yakın köy okulunun kapısına kilit vuruldu. 20 bin köy okulu kapandı.

    ‘Temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi’

    Cumhuriyet’in 100 yılı devirdiği bu dönemde temizlemediğiniz, temizleyemediğiniz okullar adeta ahıra çevrildi. Asıl siz bununla utanın diyorum. 100 yıllık cumhuriyetin kurumlarında oturuyorsunuz, yarattığınız ortam bu. Bugün, bu ülkede eğitim çalışanları, yoksulluk sınırı altında bir ücretle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Büyük şehirlerde birçok öğretmen arkadaşımız, inanın kirasını ödeyemediği için, oradan gidebilmenin yolunu ya da ek iş yapmak zorunda kalıyor. Ne diyorduk başarılı olan tek lider diyor ki; ‘Bir toplumun uygarlık düzeyi öğretmene verdiği değerler ölçülür’ hem ‘Geleceğin mimarı, geleceği yetiştir’ diyeceksin bir milyon atanmayan öğretmeni dışarıda bırakacaksın, 200 bin özel sektörde ne kadar ücret aldığı belli olmayan, güvencesiz çalışma ortamına mahkûm bırakacaksın, 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştıracaksın, güvencesi yok.”

    Program, yapılan konuşmaların ardından müzik dinletisiyle sona erdi.

  • Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi’nin İzmir’de uygulamaya geçirilmesine tepki gösterdi. Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır” dedi.

    Eğitim-İş İzmir Şubelerinin Genel Başkan Kadem Özbay’ın da katılımıyla Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlediği eyleme; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, (ÇYDD), Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) ile CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki ve CHP İlçe Başkanları da katıldı. Eylemde sık sık, “Susma haykır ÇEDES’e hayır”, “AKP elini çocuklardan çek”, “Tarikatın Bakanı Yusuf Tekin istifa” sloganları atıldı.

    “EĞİTİMİN LAİKLİK VE BİLİMSEL ESASLARINA AÇIK BİR SALDIRI”

    “Okullarda dersi öğretmenler verir! Laik ve bilimsel eğitime aykırı ÇEDES projesine geçit vermeyeceğiz” başlıklı basın açıklamasını okuyan, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, şunları söyledi:

    “İzmir Bornova’da Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi kapsamında, 99 okulda imam, hatip, vaiz, müezzin ve Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmesi, eğitimdeki gericileşme ve siyasal kadrolaşma politikalarının geldiği tehlikeli noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, eğitimin laiklik ve bilimsel esaslarına açık bir saldırıdır, ÇEDES’in aslında siyasi iktidarın nesil yetiştirme projesi olduğunun kanıtıdır. Eğitim, çocuklarımızın aklını ve vicdanını özgürleştiren bir süreç olması gerekirken, siyasal iktidar bunu kendi ideolojik dayatmalarının aracı haline getirmektedir. ÇEDES Projesi ile din görevlileri, pedagojik formasyona sahip öğretmenlerin yerine geçirilmekte, devlet okulları adeta medreseye dönüştürülmektedir.

    “Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir”

    Geçtiğimiz yıl uygulanan ancak tepkiler üzerine geri çekilen bu proje, iktidarın eğitim sistemini tarikatların ve cemaatlerin kontrolüne bırakma konusundaki ısrarını gözler önüne sermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, özel eğitim öğrencilerinin destek eğitim odaları için aylarca beklettiği, temizlik görevlilerinin maaşlarını ödeyemediği bir dönemde, ÇEDES için seferberlik ilan etmesi, önceliklerinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Okula imam var, ama yemek yok. Okula imam var, ama temizlik malzemesi yok. Laik eğitim sistemi, din eğitiminin bireyin ve ailesinin tercihi olması gerektiği anlayışına dayanır. Ancak ÇEDES, din ve değerler eğitimini zorla okul müfredatına dahil etmeye çalışarak Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir. İmamın, vaizin okullarda işi yoktur. Siyasal İslam, okulları din üzerinden örgütlenme yeri olarak görmektedir. ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır.”

    “EĞİTİM ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNE UYGUN OLARAK VERİLMELİ”

    ÇEDES projesini ‘pedagojik cinayet’ olarak nitelendiren Özbay, “Bu, ülkeye ve çocuklarımıza yapılabilecek en büyük kötülüktür. Çocuklarımızın geleceğini bu dayatmalara teslim etmeyin. Koltuklarınızdan güç almayı bırakın, arkanızdaki Başöğretmenin fotoğrafına bakın ve bu protokolü reddedin. ÇEDES garabetinin; eğitimin Atatürk ilke ve devrimlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 42.maddesi ile kamu hizmetlerinin ancak ilgili kamu görevlileriyle verilebileceğini vurgulayan 128.maddesiyle çeliştiği için hukuksuz, siyasal İslamcı ideolojiyle donanmış şahıslarla çocuklarımızı yan yana getirdiği için tehlikeli, olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. İhtiyacımız olan iktidarın ideolojik bir amaç olarak kullandığı din eğitimi, değerler eğitimi değil, tüm çocuklarımızın bilimsel ve nitelikli eğitime erişimidir. Eğitimin niteliğini artırmak ve öğrencilerimize daha iyi bir gelecek sunmak için, acilen daha fazla rehber öğretmen ataması yapılmalıdır. Okullarda rehberlik çalışmalarının daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini sağlayabilecek çok sayıda PDR öğretmenimiz de atama bekliyor. Atanmayan öğretmen sorunun kaynağı siyasi iktidar şimdi de herkes öğretmenin görevini yapabilir anlayışıyla öğretmenlik mesleğine hakaret etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Velilerimizi mücadeleye çağırıyoruz”

    Okullara din adamı atamalarına tepki gösteren Özbay sözlerini şu sözlerle bitirdi:

    “Okullar, öğretmenlerin çalışma alanıdır. Eğitim, öğretmenlerin işidir. Okulda dersleri öğretmenler verir. Herkes yerini ve haddini bilsin! Bizler tüm çocukların laik, bilimsel, çağdaş eğitim hakkına ve mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız, her koşulda sahip çıkmaya devam edeceğiz! Eğitim-İş olarak halihazırda yargıya taşıdığımız ÇEDES projesini reddediyor ve bu hukuksuzluğa karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Bu proje derhal iptal edilmelidir. Görevlendirmeler geri çekilmeli, laik ve bilimsel eğitimi yok eden her türlü uygulamaya son verilmelidir. Okulların; cemaatlerin, tarikatların ya da herhangi bir siyasi yapının propaganda alanı haline getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Eğitim, hiçbir siyasi ideolojinin oyuncağı değildir ve olmayacaktır! Çocuklarımızın çağdaş, bilimsel, eşit bir eğitim alması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Velilerimizi, eğitim emekçilerimizi ve yurttaşlarımızı bu gerici projeye karşı mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz. Çocuklarımızın geleceği, laik ve bilimsel eğitimle güvence altına alınmalıdır.”

  • Doğalgaz verilemeyen okullar tatil edildi

    Doğalgaz verilemeyen okullar tatil edildi

    Erzurum’un Köprüköy ilçesine bağlı Yağan beldesinde 30 öğretmen ve 260 öğrencinin bulunduğu Çok Programlı Anadolu Lisesi, Yağanbaba İmam Hatip Ortaokulu ve Yağan Cumhuriyet İlkokulu’na doğal gaz bağlanması çalışmaları kapsamında kömürle çalışan tesisatlar söküldü. Soğukta ders yapmak zorunda kalan çocukların hastalanması üzerine kaymakamın talimatıyla eğitime pazartesi gününe kadar ara verildi.

    Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, PALEN Doğalgaz A.Ş. ile yaptığı sözleşmeye göre okullara doğal gaz bağlanmasında tarih olarak 31 Aralık 2024 verildi. Ekim ayından bu yana dondurucu soğukların etkili olduğu bölgede öğretmen ve öğrenciler buz gibi sınıflarda eğitimi sürdürdü.

    Yaklaşık 60 öğrencinin pansiyonda kaldığı okulda öğrenciler hastalanmaya başladı. Veliler CİMER’e yaptıkları şikayetlerden sonuç alamayınca tepkilerini sosyal medya paylaşımlarıyla dile getirdi.

    “Olası salgın hastalık riskine karşı eğitime ara verdik”

    Bunun üzerine Kaymakamlık okulda eğitime çarşamba günü itibarıyla ara verdi. İlçedeki tüm okulların aynı sorunu yaşadığı öğrenilirken, Köprüköy Kaymakamı Ahmet Gökcecik, “Gazdan dolayı değil, havaların soğuk olması ve olası salgın hastalık riskine karşı eğitime ara verdik” dedi.

    Ancak velilerin yaptığı paylaşımlarda okul koridorunda elektrikli ısıtıcı çevresinde ısınmaya çalışan öğrenciler görülürken; Kaymakam Gökcecik, bu paylaşımlarla ilgili olarak “Sosyal medyada her paylaşılan doğru olmuyor. Pazartesi eğitim öğretim devam edecek” dedi.

    AK Parti Erzurum İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, Bakanlık ile iletişime geçtiğini Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile görüştüğünü gelişmeleri ise Erzurum Valisi Mustafa Çitfçi’nin açıklayacağını iletti.

    “Sayın Bakan, CHP’li belediyelerin kreşleriyle uğraşacağına, bu çocukların sağlıklı bir ortamda eğitim almalarını sağla”

    CHP Erzurum İl Başkanı Serhat Can Eş ise yaptığı açıklamada, doğal gaz gelecek diye okullardaki aktif kalorifer sisteminin dönüştürüldüğünü belirterek, “Eğitim başlamış olmasına rağmen gaz yok diye çocuklar montlarıyla, eldivenleriyle ders görüyor. Yağan Çok Programlı Anadolu Lisesi, Yağanbaba İmam Hatip Ortaokulu ve Yağan Cumhuriyet İlkokulu’nda manzara bu. Çocukların çoğu hastalanmış durumda. Bu çağda bu manzara, hem de Milli Eğitim Bakanı’nın memleketinde yakışıyor mu? Sayın Bakan, CHP’li belediyelerin kreşleriyle uğraşacağına, siyasi açıklamalar yapacağına bu çocukların sağlıklı bir ortamda eğitim almalarını sağla” dedi.

  • 9 ilde okullar tatil edildi

    9 ilde okullar tatil edildi

    Türkiye’yi etkisi altına alan kar yağışı nedeniyle 9 ilde eğitim ve öğretime 1 gün süreyle ara verildi.

    Türkiye genelinde etkili olan kar yağışı nedeniyle Kayseri, Ordu, Bayburt, Bingöl, Erzincan, Sivas, Hakkari, Aksaray illeri ile Batman’ın Sason ilçesinde eğitime 1 gün ara verildi.

    Valilikler ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından yapılan açıklamada, hava koşulları sebebiyle meydana gelmesi muhtemel olumsuzlukları önlemek amacıyla eğitime 1 gün ara verildiği bildirildi.

    Açıklamalarda, eğitim öğretime ara verilen il ve ilçelerde engeli olan ve hamile kamu görevlilerinin de aynı gün idari izinli sayılacağı ifade edildi.

  • Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün belediye kreşleriyle ilgili yazısına ilişkin “Bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor. Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz” açıklamasını yaptı.

     

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, A Haber’de tepkilere ve tartışmalara neden olan bakanlığın belediyelere kreş yazısıyla ilgili konuştu. Tekin, şunları söyledi:

    “Ben Özgür Özel’e gerçekten acıyorum. Ya kendi siyasi partisi içerisinde birileri tarafından manipüle ediliyor, ya okuduğunu anlamakta problem yaşıyor ya da okuduğunu anlıyor ama milleti yanlış bilgilendiriyor.

    Bu konunun aslı şu; birincisi, bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim herhangi bir belediyeye ‘kreşinizi kapatın, kreşinizi açın ya da kreş açarken şu kriterlere uygun olarak açacaksınız’ demek gibi bir yetkimiz yok. Ya cehaletlerinden söylüyorlar ya da toplumu manipüle ediyorlar. Açıkçası alenen yalan söylüyorlar.

    Kreşlerle ilgili bizim hiçbir yazımız yok. Bahsettikleri yazı anaokulları ve ana sınıflarıyla alakalıdır. Bir paragraf bir şey okuyacağım; ‘Anayasa’da eğitim ve öğretimin bireysel bir hak ve devlet içine ödev olarak sayıldığı, devletin bu ödevleri Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, aklın egemenliğine dayanan çağdaş eğitim ve öğretim kurumlarını oluşturarak yerine getireceği, bu nedenle eğitim ve öğretimin merkezi yönetimin görevleri arasında kalmasının zorunlu olduğu ve bunun da ancak merkezi planlama ve program kadar uygulamayla da gerçekleştirebileceği uygulamada okul öncesi eğitimde belediyelere görev verilmesinin, eğitimin laikleşmesini ve tek elden yürütülmesini amaçlayan eğitim birliği ilkesiyle, ulusal birlik amacıyla demokratik, laik, eşitlikçi, adil, işlevsel ve bilimsel temellere dayalı eğitim anlayışıyla Anayasa’nın Atatürk’ü temel alan ilke ve inkılaplarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle…’ Bu metin CHP’nin yaptığı başvuruda Belediyelerin ana sınıfı ya da anaokulu açmada verilen hakkı AYM’de iptal ettirmek için yaptıkları başvurudur.

    “Özgür Özel, CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu”

    ‘Belediyeler ana okulu açamazlar, açmamalıdır’ deniyor. Belediye kanunun ilgili maddesini iptal ediyor 2007’de. Bakanlığımız iptal kararı sonrası hiçbir belediyeye anaokulu açma yetkisi vermemiştir, veremez. Bu sebepten dolayı diyorum ki, Özel ya da İmamoğlu ya kendi partilerinin ne yaptığını bilmiyorlar, veya okuduklarını anlamamışlar. Ya da okuduklarını anladılar ama işlerine gelmediği için millete yalan söylemeyi kendi siyasi rantları için doğru buldular. Yahut CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu. Bu tür yanlış bilgiler vererek kamuoyunda itibarı sarsılıyor. Bizim yazımızda kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor.

    “CHP hukuku kendisine göre yorumluyor”

    Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz. CHP, ilgili iptal davası için kullandığı gerekçelerinden bir tanesinde de diyor ki ‘Belediyeler böyle bir okul yapabilirler bunları Milli Eğitim’e devretsinler’. Okul yapıp bize devredebilirler. Anayasa kararına atıfta bulunarak ana sınıfının açılmasına yetkisi yoktur. CHP hukuku kendisine göre yorumluyor. Biz, Milli Eğitim Bakanlığı olarak kimseyi mağdur etmeyiz. Okulları bize devrettiklerinde gereğini yaparız.”

    Bakan Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘hadi gel de kapat’ sözlerine ise şu yanıtı verdi:

    “Hukuka aykırı bir iş yapıyorlar. Ekrem İmamoğlu ya da CHP’nin geleneğinde hukuk kavramı gibi başka kavramlar olduğu gibi kendi perspektiflerine göre yorumluyorlar. İmamoğlu’nun açıklaması da öyle bir şey.”

  • Eğitim Sen’den belediyelere kreş uyarısına tepki

    Eğitim Sen’den belediyelere kreş uyarısına tepki

    Eğitim Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyelere kreşlerle ilgili gönderdiği uyarıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güneş, “Birçok muhalif belediyenin açtığı kreşlerin kapatılması tamamen siyasi saiklerle alınan bir karar. Burada halkın ve çocukların mağdur edildiğini ifade edebiliriz” dedi.

    Eğitim Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, belediyelerin açtığı kreşlerle ilgili yaptığı uyarıyı eleştirdi. Kararı ‘siyasi’ olarak nitelendiren Güneş, şunları söyledi:

    “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu gerekçe gösterilerek belediyeler tarafından açılan kreşlerin kapatılması ve yeni kreşlerin açılmamasıyla ilgili bir genelge yayınlandı ve var olan kreşlerde eğitim gören binlerce çocuğun eğitim hakkı engelleniyor. Tabii ki belediyeler halkçı temelli hizmet üretmek ve yoksul çocukların faydalanacağı kreşleri açmak zorundalar. Açılan kreşler de halkımız çocuklarının eğitim faaliyetini sürdürüyordu.

    Bu karar aslında seçim döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan ve bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın başında bulunan Murat Kurum tarafından da seçim vaadi olarak söylenmişti ama bugün birçok muhalif belediyenin açtığı kreşlerin kapatılması kararı tamamen siyasi saiklerle ile alınan bir karar. Burada halkın ve çocukların mağdur edildiğini ifade edebiliriz.”

    “ÇEDES ve benzeri protokollerle eğitim faaliyetini tarikat ve cemaatlere yükleyerek yürütmeye çalışıyor”

    Güneş, Eğitim Sen olarak bütün iş yerlerinde ve 50 çalışanın bulunduğu bütün kamu kurumlarında kreş bulunmasını savunduklarını ve bunda ısrarcı olduklarını belirterek, “Bütün belediyelerde ve kamu kurumlarında da, iş yerlerinde kreşlerin bulunması zorunlu. ‘Kreş faaliyetini, eğitim faaliyetlerini Milli Eğitim Bakanlığı yürütür’ diye söyleyen Bakanlık bir taraftan da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bütün okullarda ÇEDES ve benzeri protokollerle eğitim faaliyetini tarikat ve cemaatlere yükleyerek yürütmeye çalışıyor. Bu ne lahana, bu ne perhiz demek istiyoruz. Biz tabii ki Eğitim Sen olarak bu sürecin yakından takipçisi olacağız. Çocukların eğitim hakkını engelleyen her türlü girişimin de karşısında bulunacağız. Belediyelerin de kreş açma süreçlerinin de destekçisi olacağız” diye konuştu.

  • Bakanlıktan belediyelere kreş uyarısı: İzinsiz eğitim-öğretim faaliyeti yapılamaz

    Bakanlıktan belediyelere kreş uyarısı: İzinsiz eğitim-öğretim faaliyeti yapılamaz

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kreşi olan belediyeler için uyarı yazısı gönderdi. Bakanlığın valiliklere gönderdiği yazıda, belediyelere bağlı kreş adı altında açılan yerlerde okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin ve eğitim öğretim faaliyeti yapıldığının tespit edildiği belirtilerek, valiliklerden belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi istendi.

    Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bir yazı göndererek, sahada yapılan incelemelerde belediyelere bağlı kreş adı altında açılan yerler olduğunu ve bu yerlerde 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin yapıldığı ve bu program ve kapsamda eğitim öğretim faaliyeti yapıldığının tespit edildiğini bildirdi. Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılında verdiği karar ile Belediye Kanunu’nun ‘Belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmünü iptal ettiği belirtilen yazıda, belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyeti konusunda uyarılarak yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ve mevcut yerler hakkında kanun hükümlerine göre hareket edilmesi konusunun belediyelere bildirilmesi istendi.

    Milli Eğitim Bakanlığı’nın yazısı üzerine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü de il müdürlükleri aracılığıyla yazıyı kreşi olan belediyelerin bulunduğu valiliklere ve bilgi için de ilgili belediyelere gönderdi. Yazıda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu yazısı hatırlatılarak, 5580 sayılı Kanuna aykırı faaliyetlerin engellenmesi için belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ile mevcut yerler hakkında mezkur hükümlere göre hareket edilmesinin sağlanması istendi.

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün yazısı şöyle:

    Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce Bakanlığımız Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğüne iletilen ve ekte sunulan yazılarında bahisle Bakanlıklarınca sahada yapılan incelemelerde belediyelere bağlı kreş adı altında açılan yerler olduğunun tespit edildiği, bu yerlerde 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin ve bu program kapsamındaki eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığının tespit edildiği, konuya ilişkin mevzuat hükümlerine değinilerek yine konuyla ilgili Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu 24.1.2007 tarihli ve 2005/95 Esas sayılı karar ile ‘5393 sayılı ‘Belediye Kanunu’nun birinci fıkrasının (b) bendinin “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; …’ bölümünü Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmesine rağmen bu gibi yerlerin faaliyetlerini sürdürdüğünün ve yeni yerlerin açıldığının görüldüğü belirtilmiş olup 5580 sayılı Kanuna aykırı faaliyetlerin engellenmesi için belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ile mevcut yerler hakkında mezkûr hükümlere göre hareket edilmesi hususunda; bilgilerini ve gereğini önemle arz ederim.

    İletişim Başkanlığı’ndan açıklama

    Belediyelerin açtığı kreşlerin, Bakanlık tarafından kapatıldığı iddiasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden açıklama yapıldı.

     

    İddianın doğru olmadığı vurgulanan açıklama şöyle:

    Bazı sosyal medya hesaplarında yer alan “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi.” iddiası doğru değildir.

    İddialara konu resmî yazıda, belediyeler tarafından açılan kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin kapatılması değil kuruluş amacı ve yönetmeliğine uygun faaliyetlerde bulunması gerektiği vurgulanmaktadır.

    Belediyelere, gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine ait özel kreş ve gündüz bakımevleri ile özel çocuk kulüplerinin kuruluş ve işleyişlerine ilişkin esaslar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ‘Özel Kreş Ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik’ ile belirlenmiştir.

    Bu kuruluşlar, okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunamaz. Yani anaokulu veya anasınıfı gibi faaliyet gösteremez.

    “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi.” iddiası doğru değildir.

     

  • YDS sonuçları açıklandı

    YDS sonuçları açıklandı

    “Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı’nın (2024-YDS/2) sonuçları açıklandı mı” sorusu gündemdeyken ÖSYM’den son dakika duyurusu geldi. YDS sonuçları bugün açıklandı. YDS/2 sonuçları ÖSYM’nin sonuç sayfasından T.C. kimlik numarası ve aday şifresiyle öğrenilebiliyor.

    Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından son dakika (2024-YDS/2) sonuçları açıklandı. Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı YDS/2 sonuçları ÖSYM’nin sonuç sayfasından ilan edildi.

    ÖSYM’den yapılan YDS sonuç duyurusunda, “3 Kasım 2024 tarihinde uygulanan 2024 Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı’nın (2024-YDS/2) değerlendirme işlemleri tamamlanmıştır. Adaylar, sınav sonuçlarına 22 Kasım 2024 tarihinde saat 10.30’dan itibaren ÖSYM’nin https://sonuc.osym.gov.tr adresinden T.C. kimlik numarası ve aday şifresiyle erişebilecektir” ifadelerine yer verildi.

    YDS puanı kaç yıl geçerli?
    ÖSYM (Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi) resmi web sitesindeki bilgilere göre, YDS puanları sınav tarihinden itibaren 5 yıl süreyle geçerli. Bu, sınav sonuç belgesi üzerinde belirtilen tarihten itibaren 5 yıl boyunca YDS puanı kullanılabilecek.