Etiket: Suat Özçağdaş

  • CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bu kanunun milli eğitim sistemini iyileştirmediğini, sorunları çözmediği söyledi.

    CHP’nin dava dilekçesi, Anayasa Mahkemesi’ne Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş’tan oluşan bir heyet tarafından verildi.

    Daha sonra mahkeme önünde açıklama yapan Günaydın, 1 Haziran 2023 tarihinden itibaren CHP’nin 39 yasa ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hakkında Anayasa Mahkemesine başvurduğunu hatırlattı.

    28. dönem 3. yasama yılı itibarıyla TBMM’den geçen 8 yasa olduğunu anımsatan Günaydın, ilgili yasaların Anayasa’ya aykırı hükümleri sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını belirterek, şunları söyledi:

    “Anayasa Mahkemesi’ne gelmeden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhuriyet Halk Partisi’nin etkin muhalefeti ile iktidar partisinin komisyonlardan geçirdiği Genel Kurul’a getirdiği ancak kapsamdan çıkartmak zorunda kaldığı bazı düzenlemeler var. Örneğin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda ‘müfettişlerce mesleki yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin hizmet sınıfının değiştirilmesi’ hükmünü kapsamdan çıkarttırdık. Yine benzer bir şekilde “1956 yılından beri yapılan kamulaştırmalarda maliklere düşük bedel ödenmesi’ uygulamasını kapsamdan çıkarttırdık.

    Dokuzuncu yargı paketinde kadının soyadına ilişkin yanlış düzenleme, muhalefetimizde kapsamdan uzaklaştırıldı. Bazı şirketlere TMSF’nin kayyum olarak atanması ve yine aynı şekilde etki ajanlı düzenlemesi ki bunlar kamuoyu tarafından aylarca tartışılmıştı kapsamdan çıkartıldı ve kanunlaşmadı, Resmi Gazete’de yayınlanmadı.

    Mülkiye müfettişlerine neredeyse Cumhuriyet savcılarına verilmiş yetkilerin sağlanmasına yönelik düzenleme, yurt dışında bazı derneklere idari, mali teknik destek sağlanmasına yönelik düzenleme çarşı ve mahalle bekçilerinin üst ve araç arama yetkisiyle donatılması, imar hakkı aktarımının iller arasında da yapılabilmesine yönelik düzenlemeler ve nihayet TMMOB’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmesi ve adeta bakanlığın Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’ne kayyum olarak atanmasına yönelik düzenlemelerde kapsamdan çıkartıldı. Bunların demokratik Türkiye açısından son derece yararlı ve etkin çalışmalar olduğunu kamuoyunun bilgisine sunmak isterim.”

    Özçağdaş’ın sözleri…

    Suat Özçağdaş da Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtıkları davaya ilişkin bilgi verdi. Özçağdaş, şunları söyledi:

    ”Bu yasama döneminin en uzun süre tartışılan toplumda en çok karşılık gören bir kanunu bugün Anayasa Mahkemesi’ne getirmiş bulunuyoruz. 1.2 milyon öğretmeni bir milyon atanmayan öğretmeni 19 milyon çocuğu doğrudan yakınlarıyla birlikte neredeyse Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bir kanunu konuşuyoruz.

    Tabii kanun bu haliyle ne öğretmenlerimizin sorunlarını çözüyor, ne onların itibarlarını kaybetmelerine, yoksulluk seviyesinin altında yaşamalarına bir çözüm getiriyor haklarını tanımlıyor. Ne özel sektör öğretmenlerinin kaybettiği hakları tanımlıyor, ne depremzede öğretmenlerin, rehber öğretmenlerin ve benzeri meslek gruplarının okul müdürlerinin, müfettişlerin yaşadıkları sorunlara çözüm getiriyor. Yani milli eğitim sistemimizi iyileştirmiyor. Ama tabii ki Anayasa Mahkemesi’ne itirazlar çıkan kanun üzerinden oluyor. Dolayısıyla öncelikle şunu söylemek gerekir. İki yıl önce kabul ettikleri on iki maddelik kanunun geri döndüğü gibi maalesef 1.2 milyon öğretmenimizin ve bütün öğretim sisteminin sorunlarını çözmeyen bu kanun da Anayasa Mahkemesi’ne gelmiş bulunuyor. 7528 Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na ilişkin Anayasa Mahkemesi nezdinde yürürlüğü durdurma istemli iptal davası açtık.”

    CHP’nin açtığı davada, çok tartışılan Milli Eğitim Akademesi kurulması, akademinin yapısı ve aday öğretmenlerin yetiştirilmesine ilişkin hükümler de iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen maddeler arasında yer alıyor.

  • Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde okullarda 11 çocuğun hayatını kaybettiğini belirterek Bakan Tekin’e istifa çağrısında bulundu. Özçağdaş, “Temizlik işini başaramamış iktidara ‘güvenliği sağlayın’ diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz” diye sordu.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplandı. Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor.

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitimdeki sorunlara dikkat çekerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e istifa çağrısında bulundu.

    “Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada, basit matematik işlemleri yapmada sorunlar yaşamaktadır”

    Özçağdaş, şunları söyledi:

    “18,7 milyon öğrenci var. Bunların 15 milyonu örgün eğitimde, 1,6’sı özel eğitimde. Özel eğitimde olan öğrencilerin sayısını artırmak başlıca marifetlerinizden biri çünkü Türkiye’de nitelikli eğitime ulaşmanın temel yolu artık o eğitimi satın almaktan geçiyor.

    2011-2012’de ilkokullarda okullaşma oranı yüzde 98,9’u, bugün yüzde 95. Ortaokullarda 93,1’den 91.45’e indi. Ortaöğretimde 67,30’dan 87,97’e çıkmış. Ama şöyle bir gerçek var, siz Bakan olduğunuzdan bu yana 91,7’den 87,97’ye düştü. Siz Türkiye’deki çocuklara bir okullaşma bile sağlayamıyorsunuz. Türkiye’de devlet tarafından öğrenci başına yapılan harcama miktarı 3 bin 133 dolar. OECD ortalaması 11 bin 914 dolar.

    Türkiye, 2003 yılından bu yana katıldığı PISA’da fen alanında 424-476, matematik alanında 420-454 ve okuma alanında 428-466 arasında değişen ortalama puana sahiptir. Bu puan aralıkları her üç alanda da temel yeterlik seviyesi olan 2. düzeye karşılık gelmektedir. Buna göre Türkiye, 2003 yılından bu yana her üç alanda da 2. yeterlik düzeyinin üzerine çıkamamıştır. Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada hem basit matematik işlemleri yapmada hem de bilimsel süreç becerileri konusunda sorunlar yaşamaktadır. PIRLS 2021 verilerine göre de Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 14’ü en düşük yeterlik seviyesine dahi ulaşamamıştır ve yüzde 38’i orta yeterlik seviyesinin altında kalmıştır.

    “Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz”

    Bugün dijital teknolojileri, yapay zekayla bilgi iletişimi konuşmamız lazım ama biz temizlik ve güvenlik konuşuyoruz. Sayın Bakan’ın 19 Eylül’de açıklaması var, iki bakanla konuşmuş, 120 bin İUP personeli alacaklarmış. Yani ayda 8 bin liraya personel alacaklarmış. 19 Eylül’de alacağız diyor, 2 Eylül’de okullar açılmış. Alamadı, alamazsınız çünkü 8 bin liraya kimseyi çalıştıramazsınız. Okulları nöbetleşe öğrenciler, öğretmenler, veliler temizliyor. Siz, okullar açıldıktan 1 ay sonra bile yeterli temizlik personelini istihdam edememiş bir bakansınız ve buraya gelip ‘doğruları konuşun’ diyorsunuz.

    Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz? Araştırma önergelerimizi kabul etmiyorsunuz.

    “Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı”

    Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tuvaletinden tasarruf olmaz ama taşımalı eğitimden tasarruf olur. 30 kilometrenin üzerinde güçlü iktidarınız taşıma yapmıyor. Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı. Bursa’da çocuklar taşınmadığı için 5 çocuk traktör kazasında yaralandı, biri hala canıyla cebelleşiyor. Deprem bölgesinde çocuklar 21 santimetrekarelik konteynerde yaşam savaşı veriyorlar. Ulaşımları sağlamaya çalışıyorlar. Siz de Velivizyon dizisinde çocuklara sağlıklı çalışmayı öğretiyorsunuz.

    Eğitim harcamaları bir yılda yüzde 88,8 arttı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ‘5,4 milyon çocuğa destek veriyoruz’ dedi. PISA’ya göre; öğrencilerin karınları gurulduyorsa, etkili bir şekilde öğrenmeleri pek olası değil. Kantinde tost 50, su 10 lira. Sizin onlara yaptığınız yardım günde 3 lira. Erkek çocukları ayda iki tost yiyemezler, kız çocukları biraz sabrederlerse ayda iki tost yiyebilirler. Deprem bölgesindeki özel okullara 24 bin ile 28 bin 800 lira arasında yardım yaptınız. Onlara var, çocuklara yok. Önerge vereceğiz, 190 milyar lira verirseniz, bütçenin 11,6’sına denk gelecek yıllık yemek giderine.”

  • CHP’den mülakata karşı MEB önünde oturma eylemi

    CHP’den mülakata karşı MEB önünde oturma eylemi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş başkanlığındaki CHP heyeti, öğretmen atamalarındaki mülakat skandalına dikkati çekmek için Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi başlattı. Özçağdaş, “Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Sabah Sayın Bakan’a istifası için bir belge sunacağım. Ardından da Ankara Adliyesi’ne giderek Bakan’la ilgili görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunacağız” dedi.

    CHP Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu milletvekilleri ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi başlattı. Öğretmen atamalarında yaşanan mülakat skandalına dikkati çekmek için başlatılan eyleme, çevredeki yurttaşlar ile akademisyenler, eğitim uzmanları, eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri destek verdi.

    Bakanlık önünde basın açıklaması yapan Özçağdaş, şunları söyledi:

    “Bugün 29 Ekim. Cumhuriyetimizin 101’inci yılı. Ülkenin dört bir yanında Cumhuriyetimizi coşkuyla kutladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu Cumhuriyet 101’inci yılına ulaştı. İlelebet devam etmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Geçtiğimiz hafta içerisinde terör olayında şehitlerimiz oldu. Ankara’da yurttaşlarımızı kaybettik. Ondan önceki dönemlerde kadınlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz, can dostlarımız Türkiye’nin dört bir yanında şiddet olaylarının ardı arkası gelmedi. Ancak İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna itiraz ettik. ‘Korkmuyoruz’ dedik. ‘Bu Cumhuriyet aziz şehitlerimizin kanlarıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının ferasetleriyle kuruldu’ dedik ve bugün büyük bir coşkuyla Cumhuriyeti kutladık. Bugün saat 22.00’de buradayız. Çünkü mülakatların sonuçları saat 22.00’de açıklandı. O yüzden bu saatte buradayız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önündeyiz. Çünkü gençlere bunları yaşatanlar işte bu bakanlıkta, bu binada, bu haksızlığı üretmeye devam ediyorlar. O yüzden Milli Eğitim Bakanlığı’nın önündeyiz.

    ‘Bir ülke Cumhurbaşkanı’na güvenemeyecekse kime güvenecek?’

    Kamuoyunun gözü önünde büyük bir zulüm gerçekleşiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Nisan 2023’te ‘mülakatları kaldırıyoruz’ dedi. 12 Mayıs 2023’te dönemin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e ‘gerçekten mi?’ diye sorulduğunda, ‘Evet artık KPSS’yle alacağız’ dendi. AKP iktidar olduğunda 68 bin olan atanmayan öğretmen sayısı bir milyona ulaşmıştı ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim öncesinde gençlere, genç öğretmenlere en büyük vaatlerinden birisi buydu. Yurttaşlarımız güvendiler. Sonuçta siyasilerin verdikleri söze güvenmek durumundaydılar ama seçimlerden sonra hiçbir şey olmamış gibi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ‘mülakatları yapacağız’ dedi ve ‘mülakatları eskisi gibi yapmayacağız, mülakatları, mülakat gibi yapacağız’ dedi. Şimdi ben buradan öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Sadece 11 Nisan 2023’teki sözünü hatırlatmıyorum. 1 Nisan 2023’te ‘Biz verdiği sözü göreve gelince unutanlardan, sandık ufukta görününce vaat bohçasını açıp seçim sonrası üzerine yatanlardan değiliz. Biz sözüne, kavline sadık, vaatlerinin arkasında duran Cumhur İttifakıyız. Milletimizin beklentilerini boşa çıkarmamakta kararlıyız’ demiş. Bir ülke Cumhurbaşkanı’na güvenemeyecekse kime güvenecek? Sayfa 345’te seçim vaadiniz duruyor. Siz bu ülkenin genç öğretmenlerine mülakatı kaldırdığınızı söylediniz. Yetmedi bakanınız söyledi. ‘Biz mülakatları mülakat gibi yapacağız’ dediniz. Bu ne demek? ‘Biz 22 yıldır yanlış işler yaptık. 22 yıldır partizanca davrandık. Şimdi böyle yapmayacağız’ Bu bir itiraftır.

    ‘Hemşehrilik duygusuyla, sempatiyle bazı mülakat heyetleri çok yüksek puanlar verdiler’

    Mülakatlar için tedbirler aldıklarını söyledi Sayın Bakan. Kameralar kuracaklarmış. Öğretmenlere kodlar vereceklermiş. Hiç kimse kimsenin kim olduğunu bilmeyecekmiş. Görüşmeler kayıt altına alınacakmış. Sorular kurayla çekilecekmiş. Sözlü sınav bittiği anda puanlar verilecekmiş ve asla değiştirilmeyecekmiş. Ne oldu peki böyle mi oldu? Mülakatlar böyle olmadı. Biz Sayın Bakan’a aylarca seslendik. Danıştay’da sendikalarla birlikte bunun iptali için dava açtık. Sayın Bakan’a şunu söyledik, ‘Siz çok iyi niyetli bile olsanız, mülakatları mülakat gibi yapsanız, Türkiye’nin dört bir yanında farklı mülakat heyetleri, farklı kişileri gördüklerinden görüşmece etkisi devreye girer ve ülke çapında böyle bir mülakat hakkaniyetle yapılamaz dedik. Tam da böyle oldu. Türkiye’nin bazı illerinde kimi hemşehrilik duygusuyla -hadi partizanca, torpil, ayrımcılık demeyelim- hemşehrilik duygusuyla, sempatiyle bazı mülakat heyetleri çok yüksek puanlar verdiler. Her şey ortada. Bazı iller beş puan, altı puan, yedi puan, fazladan puanlar verdiler. Peki ne oldu? Kırk beşinci sıradakiler iki yüzlere gitti. Seksenlerdekiler yüz yetmişlere, yüz doksanlara gitti. Bu adaletsizlik değil midir, bu zulüm değil midir?

    ‘Mülakat nesnel bir ölçme değerlendirme aracı olamaz ülke çapında uygulandığında’

    Sayın Bakan arada bir skandal yaşandı. Mülakat sonuçları ilan edildi. Bir saat on beş dakika. İki gün boyunca dut yemiş bülbül gibi konuşmadı. ‘Sayın Bakan bu nedir?’ dediler. ‘Konumuz basketbol’ dedi. On binlerce öğretmenle alay ettiler. Sonra her zamanki gibi Sayın Bakan’ın suçlu olmadığı bilgi işlem dairesinde birisinin suçlu olduğu anlaşıldı. Konu kapandı. Peki sonra ne oldu? Mülakat sonuçları açıklandı. Mülakat açıklandı ama çok ilginç bir şey oldu. Sıralamalar açıklanmadı. Ben buradan Sayın Yusuf Tekin’e soruyorum. Neden korkuyorsun? Bir sınavda asıl açıklaman gereken sıralama değil mi? Neden sıralamayı açıklamıyorsun? Neden korkuyorsun? Toplumda büyük intihal yaratacağını biliyorsun çünkü. Yaptığınız adaletsizliklerin sonucunun herkes tarafından görüleceğini biliyorsunuz çünkü. Mülakat nesnel bir ölçme değerlendirme aracı olamaz ülke çapında uygulandığında. Kimi mülakat grupları notu kıt olur, kimi mülakat grupları notu bol olur. Sonuç aylarca, yıllarca çalışmış olan gözü yaşlı öğretmenlere olur.

    ”İntihar edeceğim’ diyen öğretmenleri duyuyor musun?’

    Buradan Sayın Bakan’a sesleniyorum. Sosyal medyayı takip ediyor musunuz? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin paylaşımlarını retweet ettiğinizi görüyorum. Onu takip ediyorsun. ‘İntihar edeceğim’ diyen öğretmenleri duyuyor musun? ‘Deprem bölgesinde sabaha kadar çalıştım. Ben bu notu hak ettim. Benim elimde notlar yuvarlandı. Başka illerde bol kepçeyle verildi. Benim Ne günahın vardı’ diyen öğretmenleri duyuyor musun? Siz nasıl zalim insanlarsınız? Söz verdiğiniz halde sözünüzü tutmayan nasıl riyakar insanlarsınız? Ben buradan sayın Bakan’a sesleniyorum, mülakat zulmünü durdurun.

    ‘Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz’

    Bugün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleriyle beraber, genel başkan yardımcılarımız, parti meclisi üyelerimiz, sendika temsilcilerimiz sağ olsunlar buradalar. Ankara İl Örgütümüz, İl Başkanımız burada. Parti meclisi üyelerimiz burada. Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Sabah saatlerinde Sayın Bakan’a istifası için bir belge sunacağım. Ardından da Ankara Adliyesi’ne giderek Sayın Bakan’la ilgili görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunacağız.

    ‘Öğretmenlerimizi KPSS sonuçlarıyla atayın’

    Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na kendi sözünü yeniden hatırlatıyorum. Mülakat meselesi diyelim ki kötü niyetli olmasa bile tamamıyla büyük bir zulüm haline dönüşmüştür. Büyük bir haksızlıktır. Aylarca yıllarca çalışan öğretmenlerimizin haklarına girilmiştir. Bu çılgınlıktan vazgeçin. Seçim öncesi sözünüzü tutun. Öğretmenlerimizi KPSS sonuçlarıyla atayın. Sabaha kadar buradayız. Sayın Yusuf Tekin’e sesleniyorum. Buraya gelirken bir sergi koymuşlar. Sanatı sevmenizden gerçekten mutlu oldum. Zira bir önceki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sanatın içine tükürmekte, Cumhurbaşkanınız da ‘ucube’ deyip heykel yıktırmaktaydı. Dolayısıyla sanat alanındaki gelişmelerinizin, eğitimde sanat, sanatın eğitimi konularına da yansımasını beklerim. Kapıda yiyecek malzemeler koyduğunuzu gördüm. Siz bir önceki Bakan, Mahmut Özer’in okul öncesindeki çocuklara verdiği bir öğün yemeği kaldırmış bir Bakan’sınız. Bu yemekleri bize vermeyin. Bu içecekleri bize vermeyin. Deprem bölgesinde, diğer illerde yoksulluk çeken öğrencilere verin.

    ‘542 gündür okullara öğretmen atayamamış bir iktidarsınız’

    Bir okulu temizlemeyi başaramayanlara, Milli Eğitimin bütçesini istenildiği şekilde arttıramayanlara, ‘öğretmenlere zulüm yapmayın’ diyorum. Son olarak şunu söyleyeyim. 20 bin öğretmen atamasından bahsediyoruz. Bir önceki yıl emekli olan öğretmen sayısı 23 bin 670. Siz emekli öğretmen kadar bile öğretmen atayamamış bir iktidarsınız. 542 gündür okullara öğretmen atayamamış bir iktidarsınız. Bakanın Eylül başındaki açıklamasına göre geçen yıl 60 bin açık varmış. Yine bir açıklamasına göre yüzde 95 tamammış. Yani 48 bin açık var. Eğer 23 bin 670 öğretmen bu sayıya dahil değilse 83 bin 670 öğretmen açığı var. 20 bin öğretmen ataması nedir? Üstelik bunu da yapamadınız.

    ’85 bin ücretli öğretmeni köle düzenine hapsettiniz’

    Bugün 29 Ekim’deyiz. 2 Eylül’de okullar açıldı. Geçen yıla göre, 23 bin 670 öğretmen eksik olduğuna göre bu kadar okulda dersler yapılamıyor demektir. 85 bin ücretli öğretmeni köle düzenine hapsettiniz. Başka bir sektörde yapılsa vergi memurlarıyla, iş müfettişleriyle baskın yaparsınız. Asgari ücretin altında insan çalıştırıyorsunuz. 8 bin liraya temizlikçi almaya çalıştınız. Bir zulüm iktidarısınız. Buradan Sayın Bakan’ı uyarıyorum. Yarın kendisiyle ilgili suç duyurusunda da bulunacağız. Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum. Bu mülakatta verdiğiniz sözleri tutun. Bunlar olmazsa yine burada olacağız. Bu olana kadar burada olacağız. Bu öğretmenlere yaptığınız zulmün yanınıza kar kalmaması için her koşulda, her gün, her saat bununla ilgili mücadele etmeye devam edeceğiz.”

    Saat 22.00’de başlayan eylem, sabah 09.00’da sona erecek. Oturma eyleminin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunulacak.