Etiket: chp

  • CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddeleri için AYM’ye iptal davası açtı

    CHP, 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bu kanunun milli eğitim sistemini iyileştirmediğini, sorunları çözmediği söyledi.

    CHP’nin dava dilekçesi, Anayasa Mahkemesi’ne Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş’tan oluşan bir heyet tarafından verildi.

    Daha sonra mahkeme önünde açıklama yapan Günaydın, 1 Haziran 2023 tarihinden itibaren CHP’nin 39 yasa ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hakkında Anayasa Mahkemesine başvurduğunu hatırlattı.

    28. dönem 3. yasama yılı itibarıyla TBMM’den geçen 8 yasa olduğunu anımsatan Günaydın, ilgili yasaların Anayasa’ya aykırı hükümleri sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını belirterek, şunları söyledi:

    “Anayasa Mahkemesi’ne gelmeden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhuriyet Halk Partisi’nin etkin muhalefeti ile iktidar partisinin komisyonlardan geçirdiği Genel Kurul’a getirdiği ancak kapsamdan çıkartmak zorunda kaldığı bazı düzenlemeler var. Örneğin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda ‘müfettişlerce mesleki yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin hizmet sınıfının değiştirilmesi’ hükmünü kapsamdan çıkarttırdık. Yine benzer bir şekilde “1956 yılından beri yapılan kamulaştırmalarda maliklere düşük bedel ödenmesi’ uygulamasını kapsamdan çıkarttırdık.

    Dokuzuncu yargı paketinde kadının soyadına ilişkin yanlış düzenleme, muhalefetimizde kapsamdan uzaklaştırıldı. Bazı şirketlere TMSF’nin kayyum olarak atanması ve yine aynı şekilde etki ajanlı düzenlemesi ki bunlar kamuoyu tarafından aylarca tartışılmıştı kapsamdan çıkartıldı ve kanunlaşmadı, Resmi Gazete’de yayınlanmadı.

    Mülkiye müfettişlerine neredeyse Cumhuriyet savcılarına verilmiş yetkilerin sağlanmasına yönelik düzenleme, yurt dışında bazı derneklere idari, mali teknik destek sağlanmasına yönelik düzenleme çarşı ve mahalle bekçilerinin üst ve araç arama yetkisiyle donatılması, imar hakkı aktarımının iller arasında da yapılabilmesine yönelik düzenlemeler ve nihayet TMMOB’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmesi ve adeta bakanlığın Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’ne kayyum olarak atanmasına yönelik düzenlemelerde kapsamdan çıkartıldı. Bunların demokratik Türkiye açısından son derece yararlı ve etkin çalışmalar olduğunu kamuoyunun bilgisine sunmak isterim.”

    Özçağdaş’ın sözleri…

    Suat Özçağdaş da Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtıkları davaya ilişkin bilgi verdi. Özçağdaş, şunları söyledi:

    ”Bu yasama döneminin en uzun süre tartışılan toplumda en çok karşılık gören bir kanunu bugün Anayasa Mahkemesi’ne getirmiş bulunuyoruz. 1.2 milyon öğretmeni bir milyon atanmayan öğretmeni 19 milyon çocuğu doğrudan yakınlarıyla birlikte neredeyse Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bir kanunu konuşuyoruz.

    Tabii kanun bu haliyle ne öğretmenlerimizin sorunlarını çözüyor, ne onların itibarlarını kaybetmelerine, yoksulluk seviyesinin altında yaşamalarına bir çözüm getiriyor haklarını tanımlıyor. Ne özel sektör öğretmenlerinin kaybettiği hakları tanımlıyor, ne depremzede öğretmenlerin, rehber öğretmenlerin ve benzeri meslek gruplarının okul müdürlerinin, müfettişlerin yaşadıkları sorunlara çözüm getiriyor. Yani milli eğitim sistemimizi iyileştirmiyor. Ama tabii ki Anayasa Mahkemesi’ne itirazlar çıkan kanun üzerinden oluyor. Dolayısıyla öncelikle şunu söylemek gerekir. İki yıl önce kabul ettikleri on iki maddelik kanunun geri döndüğü gibi maalesef 1.2 milyon öğretmenimizin ve bütün öğretim sisteminin sorunlarını çözmeyen bu kanun da Anayasa Mahkemesi’ne gelmiş bulunuyor. 7528 Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na ilişkin Anayasa Mahkemesi nezdinde yürürlüğü durdurma istemli iptal davası açtık.”

    CHP’nin açtığı davada, çok tartışılan Milli Eğitim Akademesi kurulması, akademinin yapısı ve aday öğretmenlerin yetiştirilmesine ilişkin hükümler de iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen maddeler arasında yer alıyor.

  • KYK yurtlarında üç öğün ücretsiz yemek verilmesi için kanun teklifi

    KYK yurtlarında üç öğün ücretsiz yemek verilmesi için kanun teklifi

    CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü (KYK) yurtlarında kalan öğrencilere üç öğün ücretsiz yemek verilmesi için kanun teklifi verdi.

    CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, sadece sabah kahvaltı ve akşam yemeği verilen KYK yurtlarında üç öğün yemek verilmesi için hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. Teklife göre, KYK yurtlarda öğrencilere ücretsiz olarak günde üç öğün yemek verilecek, yemek öğünlerinin besin içeriği ve porsiyon miktarı öğrencilerin gereksinimi göz önünde bulundurularak, günlük sağlıklı beslenebilecekleri miktar ve besin içeriğinde olacak.

    “KYK yurtlarında öğrencilerin yiyeceği iki öğün yemekten para almak doğru değil”

    Kanun teklifine ilişkin yazılı açıklama yapan Demir, “Beslenme yardımı sınırlı olamamalı. Öğrenciler devlet yurtlarında üç öğün ücretsiz ve dengeli bir biçimde beslenebilmeli” dedi. Demir, şu ifadeleri kullandı:

    ”Şu an KYK Yurtlarında sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olmak üzere iki öğün veriliyor. Ancak bu beslenme yardımının belirli bir sınırı var. Beslenme yardımı, sabah kahvaltısı için 55 lira, akşam yemeği için 110 lira olmak üzere toplam 165 lira olarak uygulanıyor. Örneğin bir öğrenci sabah kahvaltısında 80 liralık bir yemek aldığı takdirde, 55 lira olan beslenme yardımını aştığı için cebinden 25 lira ödemek zorunda. Güncel olarak KYK yurtlarında öğrencilerin beslenme giderlerinin tamamı ne yazık ki karşılanmıyor. Biz bu durumun değişmesini istiyoruz. Devlet yurdu sayısının az olması ve başvuran öğrenci sayısının fazla olması sebebiyle KYK yurtlarında sadece ekonomik ve sosyal olarak dezavantajlı öğrenciler barınabilmekte. Halihazırda ekonomik zorluk yaşayan ailelerin çocuklarının ikamet ettiği KYK yurtlarında öğrencilerin yiyeceği iki öğün yemekten para almak doğru değil.”

  • Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Yusuf Tekin’den ‘kreş’ açıklaması: Belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün belediye kreşleriyle ilgili yazısına ilişkin “Bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor. Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz” açıklamasını yaptı.

     

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, A Haber’de tepkilere ve tartışmalara neden olan bakanlığın belediyelere kreş yazısıyla ilgili konuştu. Tekin, şunları söyledi:

    “Ben Özgür Özel’e gerçekten acıyorum. Ya kendi siyasi partisi içerisinde birileri tarafından manipüle ediliyor, ya okuduğunu anlamakta problem yaşıyor ya da okuduğunu anlıyor ama milleti yanlış bilgilendiriyor.

    Bu konunun aslı şu; birincisi, bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir, olamaz. Çünkü 36 ay altında bakım işlevlerini yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanının dışındadır. Bizim herhangi bir belediyeye ‘kreşinizi kapatın, kreşinizi açın ya da kreş açarken şu kriterlere uygun olarak açacaksınız’ demek gibi bir yetkimiz yok. Ya cehaletlerinden söylüyorlar ya da toplumu manipüle ediyorlar. Açıkçası alenen yalan söylüyorlar.

    Kreşlerle ilgili bizim hiçbir yazımız yok. Bahsettikleri yazı anaokulları ve ana sınıflarıyla alakalıdır. Bir paragraf bir şey okuyacağım; ‘Anayasa’da eğitim ve öğretimin bireysel bir hak ve devlet içine ödev olarak sayıldığı, devletin bu ödevleri Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, aklın egemenliğine dayanan çağdaş eğitim ve öğretim kurumlarını oluşturarak yerine getireceği, bu nedenle eğitim ve öğretimin merkezi yönetimin görevleri arasında kalmasının zorunlu olduğu ve bunun da ancak merkezi planlama ve program kadar uygulamayla da gerçekleştirebileceği uygulamada okul öncesi eğitimde belediyelere görev verilmesinin, eğitimin laikleşmesini ve tek elden yürütülmesini amaçlayan eğitim birliği ilkesiyle, ulusal birlik amacıyla demokratik, laik, eşitlikçi, adil, işlevsel ve bilimsel temellere dayalı eğitim anlayışıyla Anayasa’nın Atatürk’ü temel alan ilke ve inkılaplarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle…’ Bu metin CHP’nin yaptığı başvuruda Belediyelerin ana sınıfı ya da anaokulu açmada verilen hakkı AYM’de iptal ettirmek için yaptıkları başvurudur.

    “Özgür Özel, CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu”

    ‘Belediyeler ana okulu açamazlar, açmamalıdır’ deniyor. Belediye kanunun ilgili maddesini iptal ediyor 2007’de. Bakanlığımız iptal kararı sonrası hiçbir belediyeye anaokulu açma yetkisi vermemiştir, veremez. Bu sebepten dolayı diyorum ki, Özel ya da İmamoğlu ya kendi partilerinin ne yaptığını bilmiyorlar, veya okuduklarını anlamamışlar. Ya da okuduklarını anladılar ama işlerine gelmediği için millete yalan söylemeyi kendi siyasi rantları için doğru buldular. Yahut CHP’nin kendi içindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu. Bu tür yanlış bilgiler vererek kamuoyunda itibarı sarsılıyor. Bizim yazımızda kreşlerin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir yazımız yok. Diyoruz ki; belediyeler anaokulu ya da ana sınıfı açamaz, bu yeni uygulanan bir durum değil, 2017’den beri uygulanıyor.

    “CHP hukuku kendisine göre yorumluyor”

    Bunlar açılmışlar, bize şikayet geldikçe denetliyoruz. Yasal olarak böyle bir hakkınız yok deyip okulları kapatıyoruz. CHP, ilgili iptal davası için kullandığı gerekçelerinden bir tanesinde de diyor ki ‘Belediyeler böyle bir okul yapabilirler bunları Milli Eğitim’e devretsinler’. Okul yapıp bize devredebilirler. Anayasa kararına atıfta bulunarak ana sınıfının açılmasına yetkisi yoktur. CHP hukuku kendisine göre yorumluyor. Biz, Milli Eğitim Bakanlığı olarak kimseyi mağdur etmeyiz. Okulları bize devrettiklerinde gereğini yaparız.”

    Bakan Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘hadi gel de kapat’ sözlerine ise şu yanıtı verdi:

    “Hukuka aykırı bir iş yapıyorlar. Ekrem İmamoğlu ya da CHP’nin geleneğinde hukuk kavramı gibi başka kavramlar olduğu gibi kendi perspektiflerine göre yorumluyorlar. İmamoğlu’nun açıklaması da öyle bir şey.”

  • Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    Gölge Bakan Suat Özçağdaş’tan Bakan Tekin’e: Ne olursa istifa edeceksiniz?

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde okullarda 11 çocuğun hayatını kaybettiğini belirterek Bakan Tekin’e istifa çağrısında bulundu. Özçağdaş, “Temizlik işini başaramamış iktidara ‘güvenliği sağlayın’ diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz” diye sordu.

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplandı. Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor.

    CHP İstanbul Milletvekili ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, eğitimdeki sorunlara dikkat çekerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e istifa çağrısında bulundu.

    “Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada, basit matematik işlemleri yapmada sorunlar yaşamaktadır”

    Özçağdaş, şunları söyledi:

    “18,7 milyon öğrenci var. Bunların 15 milyonu örgün eğitimde, 1,6’sı özel eğitimde. Özel eğitimde olan öğrencilerin sayısını artırmak başlıca marifetlerinizden biri çünkü Türkiye’de nitelikli eğitime ulaşmanın temel yolu artık o eğitimi satın almaktan geçiyor.

    2011-2012’de ilkokullarda okullaşma oranı yüzde 98,9’u, bugün yüzde 95. Ortaokullarda 93,1’den 91.45’e indi. Ortaöğretimde 67,30’dan 87,97’e çıkmış. Ama şöyle bir gerçek var, siz Bakan olduğunuzdan bu yana 91,7’den 87,97’ye düştü. Siz Türkiye’deki çocuklara bir okullaşma bile sağlayamıyorsunuz. Türkiye’de devlet tarafından öğrenci başına yapılan harcama miktarı 3 bin 133 dolar. OECD ortalaması 11 bin 914 dolar.

    Türkiye, 2003 yılından bu yana katıldığı PISA’da fen alanında 424-476, matematik alanında 420-454 ve okuma alanında 428-466 arasında değişen ortalama puana sahiptir. Bu puan aralıkları her üç alanda da temel yeterlik seviyesi olan 2. düzeye karşılık gelmektedir. Buna göre Türkiye, 2003 yılından bu yana her üç alanda da 2. yeterlik düzeyinin üzerine çıkamamıştır. Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i hem okuduğunu anlamada hem basit matematik işlemleri yapmada hem de bilimsel süreç becerileri konusunda sorunlar yaşamaktadır. PIRLS 2021 verilerine göre de Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 14’ü en düşük yeterlik seviyesine dahi ulaşamamıştır ve yüzde 38’i orta yeterlik seviyesinin altında kalmıştır.

    “Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz”

    Bugün dijital teknolojileri, yapay zekayla bilgi iletişimi konuşmamız lazım ama biz temizlik ve güvenlik konuşuyoruz. Sayın Bakan’ın 19 Eylül’de açıklaması var, iki bakanla konuşmuş, 120 bin İUP personeli alacaklarmış. Yani ayda 8 bin liraya personel alacaklarmış. 19 Eylül’de alacağız diyor, 2 Eylül’de okullar açılmış. Alamadı, alamazsınız çünkü 8 bin liraya kimseyi çalıştıramazsınız. Okulları nöbetleşe öğrenciler, öğretmenler, veliler temizliyor. Siz, okullar açıldıktan 1 ay sonra bile yeterli temizlik personelini istihdam edememiş bir bakansınız ve buraya gelip ‘doğruları konuşun’ diyorsunuz.

    Temizlik işini başaramamış iktidara güvenliği sağlayın diyoruz. İbrahim Okutgan adlı öğretmen şiddet mağduru olarak hayatını kaybetti, Mehmet Eren Parlak isimli öğrencimiz bir başka öğrenci tarafından öldürüldü. Teknik personel olmadığı için Sibel Turan, Miray Arslan öldü. Sizin Bakanlığınızda 11 çocuk öldü. Ben, sizin koltuğunuzda oturuyor olsaydım bir çocuk iş kazasında öldüğünde istifa etmiştim. Siz ne olursa, ne yaşanırsa istifa edersiniz? Araştırma önergelerimizi kabul etmiyorsunuz.

    “Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı”

    Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tuvaletinden tasarruf olmaz ama taşımalı eğitimden tasarruf olur. 30 kilometrenin üzerinde güçlü iktidarınız taşıma yapmıyor. Kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili problemler oluşmaya başladı. Bursa’da çocuklar taşınmadığı için 5 çocuk traktör kazasında yaralandı, biri hala canıyla cebelleşiyor. Deprem bölgesinde çocuklar 21 santimetrekarelik konteynerde yaşam savaşı veriyorlar. Ulaşımları sağlamaya çalışıyorlar. Siz de Velivizyon dizisinde çocuklara sağlıklı çalışmayı öğretiyorsunuz.

    Eğitim harcamaları bir yılda yüzde 88,8 arttı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ‘5,4 milyon çocuğa destek veriyoruz’ dedi. PISA’ya göre; öğrencilerin karınları gurulduyorsa, etkili bir şekilde öğrenmeleri pek olası değil. Kantinde tost 50, su 10 lira. Sizin onlara yaptığınız yardım günde 3 lira. Erkek çocukları ayda iki tost yiyemezler, kız çocukları biraz sabrederlerse ayda iki tost yiyebilirler. Deprem bölgesindeki özel okullara 24 bin ile 28 bin 800 lira arasında yardım yaptınız. Onlara var, çocuklara yok. Önerge vereceğiz, 190 milyar lira verirseniz, bütçenin 11,6’sına denk gelecek yıllık yemek giderine.”

  • CHP’den mülakata karşı MEB önünde oturma eylemi

    CHP’den mülakata karşı MEB önünde oturma eylemi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş başkanlığındaki CHP heyeti, öğretmen atamalarındaki mülakat skandalına dikkati çekmek için Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi başlattı. Özçağdaş, “Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Sabah Sayın Bakan’a istifası için bir belge sunacağım. Ardından da Ankara Adliyesi’ne giderek Bakan’la ilgili görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunacağız” dedi.

    CHP Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu milletvekilleri ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi başlattı. Öğretmen atamalarında yaşanan mülakat skandalına dikkati çekmek için başlatılan eyleme, çevredeki yurttaşlar ile akademisyenler, eğitim uzmanları, eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri destek verdi.

    Bakanlık önünde basın açıklaması yapan Özçağdaş, şunları söyledi:

    “Bugün 29 Ekim. Cumhuriyetimizin 101’inci yılı. Ülkenin dört bir yanında Cumhuriyetimizi coşkuyla kutladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu Cumhuriyet 101’inci yılına ulaştı. İlelebet devam etmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Geçtiğimiz hafta içerisinde terör olayında şehitlerimiz oldu. Ankara’da yurttaşlarımızı kaybettik. Ondan önceki dönemlerde kadınlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz, can dostlarımız Türkiye’nin dört bir yanında şiddet olaylarının ardı arkası gelmedi. Ancak İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna itiraz ettik. ‘Korkmuyoruz’ dedik. ‘Bu Cumhuriyet aziz şehitlerimizin kanlarıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının ferasetleriyle kuruldu’ dedik ve bugün büyük bir coşkuyla Cumhuriyeti kutladık. Bugün saat 22.00’de buradayız. Çünkü mülakatların sonuçları saat 22.00’de açıklandı. O yüzden bu saatte buradayız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önündeyiz. Çünkü gençlere bunları yaşatanlar işte bu bakanlıkta, bu binada, bu haksızlığı üretmeye devam ediyorlar. O yüzden Milli Eğitim Bakanlığı’nın önündeyiz.

    ‘Bir ülke Cumhurbaşkanı’na güvenemeyecekse kime güvenecek?’

    Kamuoyunun gözü önünde büyük bir zulüm gerçekleşiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Nisan 2023’te ‘mülakatları kaldırıyoruz’ dedi. 12 Mayıs 2023’te dönemin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e ‘gerçekten mi?’ diye sorulduğunda, ‘Evet artık KPSS’yle alacağız’ dendi. AKP iktidar olduğunda 68 bin olan atanmayan öğretmen sayısı bir milyona ulaşmıştı ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim öncesinde gençlere, genç öğretmenlere en büyük vaatlerinden birisi buydu. Yurttaşlarımız güvendiler. Sonuçta siyasilerin verdikleri söze güvenmek durumundaydılar ama seçimlerden sonra hiçbir şey olmamış gibi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ‘mülakatları yapacağız’ dedi ve ‘mülakatları eskisi gibi yapmayacağız, mülakatları, mülakat gibi yapacağız’ dedi. Şimdi ben buradan öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Sadece 11 Nisan 2023’teki sözünü hatırlatmıyorum. 1 Nisan 2023’te ‘Biz verdiği sözü göreve gelince unutanlardan, sandık ufukta görününce vaat bohçasını açıp seçim sonrası üzerine yatanlardan değiliz. Biz sözüne, kavline sadık, vaatlerinin arkasında duran Cumhur İttifakıyız. Milletimizin beklentilerini boşa çıkarmamakta kararlıyız’ demiş. Bir ülke Cumhurbaşkanı’na güvenemeyecekse kime güvenecek? Sayfa 345’te seçim vaadiniz duruyor. Siz bu ülkenin genç öğretmenlerine mülakatı kaldırdığınızı söylediniz. Yetmedi bakanınız söyledi. ‘Biz mülakatları mülakat gibi yapacağız’ dediniz. Bu ne demek? ‘Biz 22 yıldır yanlış işler yaptık. 22 yıldır partizanca davrandık. Şimdi böyle yapmayacağız’ Bu bir itiraftır.

    ‘Hemşehrilik duygusuyla, sempatiyle bazı mülakat heyetleri çok yüksek puanlar verdiler’

    Mülakatlar için tedbirler aldıklarını söyledi Sayın Bakan. Kameralar kuracaklarmış. Öğretmenlere kodlar vereceklermiş. Hiç kimse kimsenin kim olduğunu bilmeyecekmiş. Görüşmeler kayıt altına alınacakmış. Sorular kurayla çekilecekmiş. Sözlü sınav bittiği anda puanlar verilecekmiş ve asla değiştirilmeyecekmiş. Ne oldu peki böyle mi oldu? Mülakatlar böyle olmadı. Biz Sayın Bakan’a aylarca seslendik. Danıştay’da sendikalarla birlikte bunun iptali için dava açtık. Sayın Bakan’a şunu söyledik, ‘Siz çok iyi niyetli bile olsanız, mülakatları mülakat gibi yapsanız, Türkiye’nin dört bir yanında farklı mülakat heyetleri, farklı kişileri gördüklerinden görüşmece etkisi devreye girer ve ülke çapında böyle bir mülakat hakkaniyetle yapılamaz dedik. Tam da böyle oldu. Türkiye’nin bazı illerinde kimi hemşehrilik duygusuyla -hadi partizanca, torpil, ayrımcılık demeyelim- hemşehrilik duygusuyla, sempatiyle bazı mülakat heyetleri çok yüksek puanlar verdiler. Her şey ortada. Bazı iller beş puan, altı puan, yedi puan, fazladan puanlar verdiler. Peki ne oldu? Kırk beşinci sıradakiler iki yüzlere gitti. Seksenlerdekiler yüz yetmişlere, yüz doksanlara gitti. Bu adaletsizlik değil midir, bu zulüm değil midir?

    ‘Mülakat nesnel bir ölçme değerlendirme aracı olamaz ülke çapında uygulandığında’

    Sayın Bakan arada bir skandal yaşandı. Mülakat sonuçları ilan edildi. Bir saat on beş dakika. İki gün boyunca dut yemiş bülbül gibi konuşmadı. ‘Sayın Bakan bu nedir?’ dediler. ‘Konumuz basketbol’ dedi. On binlerce öğretmenle alay ettiler. Sonra her zamanki gibi Sayın Bakan’ın suçlu olmadığı bilgi işlem dairesinde birisinin suçlu olduğu anlaşıldı. Konu kapandı. Peki sonra ne oldu? Mülakat sonuçları açıklandı. Mülakat açıklandı ama çok ilginç bir şey oldu. Sıralamalar açıklanmadı. Ben buradan Sayın Yusuf Tekin’e soruyorum. Neden korkuyorsun? Bir sınavda asıl açıklaman gereken sıralama değil mi? Neden sıralamayı açıklamıyorsun? Neden korkuyorsun? Toplumda büyük intihal yaratacağını biliyorsun çünkü. Yaptığınız adaletsizliklerin sonucunun herkes tarafından görüleceğini biliyorsunuz çünkü. Mülakat nesnel bir ölçme değerlendirme aracı olamaz ülke çapında uygulandığında. Kimi mülakat grupları notu kıt olur, kimi mülakat grupları notu bol olur. Sonuç aylarca, yıllarca çalışmış olan gözü yaşlı öğretmenlere olur.

    ”İntihar edeceğim’ diyen öğretmenleri duyuyor musun?’

    Buradan Sayın Bakan’a sesleniyorum. Sosyal medyayı takip ediyor musunuz? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin paylaşımlarını retweet ettiğinizi görüyorum. Onu takip ediyorsun. ‘İntihar edeceğim’ diyen öğretmenleri duyuyor musun? ‘Deprem bölgesinde sabaha kadar çalıştım. Ben bu notu hak ettim. Benim elimde notlar yuvarlandı. Başka illerde bol kepçeyle verildi. Benim Ne günahın vardı’ diyen öğretmenleri duyuyor musun? Siz nasıl zalim insanlarsınız? Söz verdiğiniz halde sözünüzü tutmayan nasıl riyakar insanlarsınız? Ben buradan sayın Bakan’a sesleniyorum, mülakat zulmünü durdurun.

    ‘Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz’

    Bugün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleriyle beraber, genel başkan yardımcılarımız, parti meclisi üyelerimiz, sendika temsilcilerimiz sağ olsunlar buradalar. Ankara İl Örgütümüz, İl Başkanımız burada. Parti meclisi üyelerimiz burada. Sabaha kadar bir uyarı için oturma eylemi gerçekleştireceğiz. Sabah saatlerinde Sayın Bakan’a istifası için bir belge sunacağım. Ardından da Ankara Adliyesi’ne giderek Sayın Bakan’la ilgili görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunacağız.

    ‘Öğretmenlerimizi KPSS sonuçlarıyla atayın’

    Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na kendi sözünü yeniden hatırlatıyorum. Mülakat meselesi diyelim ki kötü niyetli olmasa bile tamamıyla büyük bir zulüm haline dönüşmüştür. Büyük bir haksızlıktır. Aylarca yıllarca çalışan öğretmenlerimizin haklarına girilmiştir. Bu çılgınlıktan vazgeçin. Seçim öncesi sözünüzü tutun. Öğretmenlerimizi KPSS sonuçlarıyla atayın. Sabaha kadar buradayız. Sayın Yusuf Tekin’e sesleniyorum. Buraya gelirken bir sergi koymuşlar. Sanatı sevmenizden gerçekten mutlu oldum. Zira bir önceki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sanatın içine tükürmekte, Cumhurbaşkanınız da ‘ucube’ deyip heykel yıktırmaktaydı. Dolayısıyla sanat alanındaki gelişmelerinizin, eğitimde sanat, sanatın eğitimi konularına da yansımasını beklerim. Kapıda yiyecek malzemeler koyduğunuzu gördüm. Siz bir önceki Bakan, Mahmut Özer’in okul öncesindeki çocuklara verdiği bir öğün yemeği kaldırmış bir Bakan’sınız. Bu yemekleri bize vermeyin. Bu içecekleri bize vermeyin. Deprem bölgesinde, diğer illerde yoksulluk çeken öğrencilere verin.

    ‘542 gündür okullara öğretmen atayamamış bir iktidarsınız’

    Bir okulu temizlemeyi başaramayanlara, Milli Eğitimin bütçesini istenildiği şekilde arttıramayanlara, ‘öğretmenlere zulüm yapmayın’ diyorum. Son olarak şunu söyleyeyim. 20 bin öğretmen atamasından bahsediyoruz. Bir önceki yıl emekli olan öğretmen sayısı 23 bin 670. Siz emekli öğretmen kadar bile öğretmen atayamamış bir iktidarsınız. 542 gündür okullara öğretmen atayamamış bir iktidarsınız. Bakanın Eylül başındaki açıklamasına göre geçen yıl 60 bin açık varmış. Yine bir açıklamasına göre yüzde 95 tamammış. Yani 48 bin açık var. Eğer 23 bin 670 öğretmen bu sayıya dahil değilse 83 bin 670 öğretmen açığı var. 20 bin öğretmen ataması nedir? Üstelik bunu da yapamadınız.

    ’85 bin ücretli öğretmeni köle düzenine hapsettiniz’

    Bugün 29 Ekim’deyiz. 2 Eylül’de okullar açıldı. Geçen yıla göre, 23 bin 670 öğretmen eksik olduğuna göre bu kadar okulda dersler yapılamıyor demektir. 85 bin ücretli öğretmeni köle düzenine hapsettiniz. Başka bir sektörde yapılsa vergi memurlarıyla, iş müfettişleriyle baskın yaparsınız. Asgari ücretin altında insan çalıştırıyorsunuz. 8 bin liraya temizlikçi almaya çalıştınız. Bir zulüm iktidarısınız. Buradan Sayın Bakan’ı uyarıyorum. Yarın kendisiyle ilgili suç duyurusunda da bulunacağız. Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum. Bu mülakatta verdiğiniz sözleri tutun. Bunlar olmazsa yine burada olacağız. Bu olana kadar burada olacağız. Bu öğretmenlere yaptığınız zulmün yanınıza kar kalmaması için her koşulda, her gün, her saat bununla ilgili mücadele etmeye devam edeceğiz.”

    Saat 22.00’de başlayan eylem, sabah 09.00’da sona erecek. Oturma eyleminin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunulacak.

  • “İktidar tasarrufu yine eğitimden yaptı”

    “İktidar tasarrufu yine eğitimden yaptı”

    CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Halk Eğitim Merkezleri’nde ücretli çalışan usta öğreticilerin derslerinin tasarruf tedbirleri kapsamında kapatıldığını belirterek “İktidar tasarrufu yine eğitimden yaptı. Dönüp dolaşıp halkı mağdur edecek karar alıyorlar” dedi.

    CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Halk Eğitim Merkezleri’ndeki kursların tasarruf tedbirleri kapsamında açılmamasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Emir, “Tasarruf tedbiri adı altında kurslara kota konuldu ve vatandaş talep etse dahi ders açılmıyor. Hem usta öğreticiler hem de kursiyerler mağdur” ifadesine yer verdi. Usta öğreticilerin yıllarca özlük hakkının verilmediğini belirten Emir, şunları ifade etti:

    “Binlerce usta öğretici işsiz kaldı”

    “Halk Eğitim Merkezlerinde çalışan binlerce usta öğretici önce maaşları geciktirilerek mağdur edildi ardından dersleri iptal edildi. Bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları bir aileleri var, evi kira olanlar var, buradan elde ettiği kazançla aylık geçimini sağlayanlar var. Dönüp, dolaşıp tasarrufu vatandaştan ediyorlar. Usta öğreticilerin mevcut durumuna bakıldığında aslında büyük fedakarlıklarla vatandaşa hizmet ediyorlar. Özlük hakkı, statü ve kıdem tazminatı gibi haklardan mahrumlar. Bunun yanı sıra dini ve milli bayramlarda yapılan maaş kesintileri nedeniyle ellerine geçen meblağ asgari ücretin altına düşüyor. Karın tokluğu bile diyemeyeceğimiz ücretlerle eğitime katkı sağlıyorlar.

    “Halk Eğitim Merkezi’nin amacını anlamamışlar”

    Aldıkları bu kota kararına bakıldığında Halk Eğitim Merkezlerinin amacını anlamadıklarını da görüyoruz. Bu kurumun bir amacı da ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı olan yurttaşlarımızın eğitim almasını sağlamaktır. Yani vatandaşların kişisel ve kültürel gelişimine katkı sunarak sosyal yaşama katılmaları ve gelişmeleri hedeflenmektedir. Usta öğreticilerin derslerinin kapatılması toplumsal eşitsizliği artıracaktır. Halk Eğitim Merkezleri, vatandaşlara sosyal ve kültürel katkı sağlayan önemli hizmet kurumlarıdır. AKP iktidarı eğitimin ve toplumsal gelişmenin her türlüsüne karşı olduğu için tasarruf deyince akıllarına ilk olarak eğitim kurumlarının gelmesine şaşırmıyoruz ancak bu karar milyonlarca insanı olumsuz etkileyecek düzeydedir ve bir an önce bu yanlıştan dönülmelidir.”

  • Mansur Yavaş: Okul müdürlerine ‘Belediyeden hiçbir bir şey istemeyin’ diye mesaj atmışlar

    Mansur Yavaş: Okul müdürlerine ‘Belediyeden hiçbir bir şey istemeyin’ diye mesaj atmışlar

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, okullarda temizlik için talepte bulunan 271 okuldan 113 tanesinin talebini geri çektiğini, okul müdürlerine, ‘Belediyeden hiçbir şey istemeyin’ diye mesaj atıldığını ifade etti. Duruma tepki gösteren Yavaş, “Biz zehirli gıda falan vermiyoruz. Biz temizlik malzemesi veriyoruz. Bir de okulları temizlemeye talibiz. Böyle bir olayın bu kadar ülke gündemine taşınmasını da gerçekten garipsiyoruz. Biz bütün kurumlarla iş birliği yapmaya hazırız. Yeter ki oradaki çocuklar güzel bir şekilde eğitimlerini alsınlar” dedi.

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 27’nci Uluslararası Beypazarı Festivali’ne katıldı. Yavaş, festival öncesi Beypazarı Belediyesi’ni ziyaret etti. Burada Ankara’daki CHP’li belediye başkanlarıyla bir araya gelen Yavaş, daha sonra başkanlarla birlikte açıklama yaptı.

    Ankara’nın tanıtımı için festivallerin ve kültür etkinliklerinin artacağını belirten Yavaş, şunları söyledi:

    “Bugün festival için Beypazarı’na geldik. Burada belediye başkanlığı yaptığım dönemde başlatmış olduğumuz uluslararası festivalin bugün en sonuncusu olacak. Üç gündür devam ediyor. Bunun yanında bizler de belediye başkanlarımızla iletişim kurarak hep birlikte buraya geldik. Ankara’daki 16 + 1 belediye başkanımız ve sağ olsun Çamlıdere Belediye Başkanımız da geldi.

    Amacımız Ankara’nın kültürünü bütün dünyaya tanıtmak. Çünkü Ankara’nın tüm ilçelerinde kendine has çok farklı kültürler var. Bunu öncelikle Ankara’ya sonra da dünyaya tanıtmak istiyoruz. Çünkü Ankara’da yaşayan 6 milyon insan olarak Ankara’da yaşayan değerleri onlar bilmezse biz bunu dışarıya da anlatamayız. Bu nedenle bugün gördüğümüz kadarıyla yoğun bir katılım var. Hep birlikte geldik ve aynı zamanda bütün hemen hemen ilçelerimizde de kendi festivalleri var. Onlara da katılmak suretiyle onların kültürünü de yoğun bir şekilde bütün dünyaya tanıtmak istiyoruz. Çünkü kültürü korumak çok önemlidir. Somut olan kültür mirasımız ve somut olmayan kültür mirasımızı bize binlerce yıl önceden atalarımız miras bırakmışlardır. Nasıl o bıraktıkları miras kendilerine ait değil gelecek kuşaklara aktarıldıysa biz de bu mirası bizden sonra yüzlerce yıl, binlerce yıl bizden sonra gelenlere aynı şekilde aktarmak zorundayız. Bu fiziki binalar olabilir veya damak tatları olabilir veya somut olmayan kültür mirası adetlerimiz, geleneklerimiz olabilir.

    Yakın zamanda Kalecik’te bir festival yapıldı. Nallıhan’da yapıldı. Çamlıdere’de yapıldı. Bunlara katıldık. Diğer ilçelerimizde de önümüzdeki seneye Ankara Büyükşehir’in desteğiyle inşallah festivalleri yapıp Ankara’nın tüm ilçelerini aynı şekilde her hafta sonu binlerce turistin gittiği, oranın yöresel lezzetlerini tattı, oranın kültürünü tanıdı bir merkez haline getirmek istiyoruz ki topyekun Ankara’yı bütün dünyaya taşıyalım.”

    Yavaş, okullara verilen hijyen ve temizlik desteğine ilişkin ise şunları söyledi:

    “Okul müdürlerinden bir açıklama gelmiyor ama mesela bugün Keçiören’de bir okulun ikinci katı temizlenmişken yetkilileri gelip ‘derhal burayı bırakın’ dediler. İki katı temizlenmiş oldu. Bir katı pis haliyle kaldı. Herhalde okul müdürü kendisi temizleyecek. Yani onu kim aradı kim müdahale etti bilmiyorum. Biz 2019’dan beri bütün Milli Eğitim’den, okullardan gelen talepleri derhal yerine getiriyoruz. Zaman zaman bu talepler yüklü miktarda olduğu zaman İl Milli Eğitim üzerinden bize talep gelsin diyoruz ama hiçbir zaman talep gelmiyor ama bu arada okul müdürleri ve veliler yoğun bir şekilde oradaki fiziki şartlardan şikayet edip bir an evvel buraları tamir etmemizi istiyorlar.

    Biz 2019’dan bugüne kadar 154 milyon liralık destek olmuşuz. Yani bunlar genellikle okul müdürleri kendileri talep ediyorlar. Şimdi son günlerde basına yansıyınca okullardaki kirlilik ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel temin edememesi ki okulların açılacağı tarih belli. Eğer temin edilecekse bunun okulları açılmadan temin edilmesi lazımdı.

    Temin edilemedi ve okullardaki pisliği televizyonlar gösterince biz hemen devreye girdik ve bir çağrı yaptık. Arzu eden okullara, yani kimse mecbur değil. Arzu eden okullara form doldurmaları karşılığında hijyen malzemesi vereceğimizi söyledik. Aynı zamanda da ertesi gün de talebin çok olduğu görünce temizlik yapmamızı isteyen okullar olursa buna da katkıda bulunacağımızı söyledik.

    Bunu da bir kötü niyet ya da siyasi bir şeyi aramanın anlamı yok. Çünkü orada küçücük çocuklar eğitim görüyor. Onların vücutları daha hassas. Onların mikroptan, pislikten, kirden arınmaları lazım. Bu amaçla biz bu sefer ikinci günde temizlik isteyen okullara form doldurun dedik ve sonuç itibariyle 925 tane okuldan hijyen talebi geldi. Bugüne kadar 232 tanesini verdik. Bu hafta sonuna kadar da geri kalanın tamamını vereceğiz.

    Ama onlara da yani 723 civarında okul var. Onlar da telefon açar, ‘biz istemiyoruz’ derse sorumluluk kendilerine ait veya kendileri de temin edebilir. Temizlik isteyen okul, 271 tane bugün itibarıyla. Fakat bunlardan dün 106 taneydi, bugün 113 tanesi ‘istemiyoruz’ dediler. Herhalde okul müdürleri kendileri temizleyecek. Başka yorum yapmak istemiyorum. Çünkü hiçbir okul müdürü herhalde o çocukların kirli bir okula gelmesini istemez. Bize yaptırmadıklarını şu anda orada temizlik yapıyor olmaları gerekir. Şu ana kadar biz 48 okulda temizlik yaptık. 22 tanesi cumartesi. Bugün de 26 okul tamamlanmış olacak. Sonuçla 48 okulda 30 bin tane küçük çocuk tertemiz temizlenmiş okullara gidecek. Darısı diğerlerinin başına diyorum. Eğer milli eğitim bunları kendisi temizleyebiliyorsa, temizlesin bir an evvel yapsın, biz de görevinizin başına dönelim.

    Buradaki engellemeler gerçekten insana hayreti düşürüyor. Biz de kamu kuruluşuyuz. Milli Eğitim Bakanlığı da kamu kuruluşu. Elbette her zaman birbirimizden destek alacağız. Zaten üniversitelerde okulların bir çoğunda protokoller yapıyoruz. Yani bunu şimdiye kadar yapmadığımız bir şey değil. Ancak dediğim gibi okul bahçelerinden temizlenmesine, asfalt yapılmasına kadar şu an Milli Eğitim’den bize bir tek yazı gelmedi. Zaten biz okul müdürlerinin talebi üzerine gidiyoruz.

    Şimdi şöyle bir mesaj atmışlar. Bunu da özellikle yarın okula gittiklerinde pis bir okulla karşılaşırsa öğrenci velileri lütfen bunu okul müdürüne sorsunlar. ‘Belediyeden hiçbir bir şey istemeyin’ diyor. Biz zehirli gıda falan vermiyoruz. Biz temizlik malzemesi veriyoruz. Bir de okulları temizlemeye talibiz. Böyle bir olayın bu kadar ülke gündemine taşınmasını da gerçekten garipsiyoruz. Biz bütün kurumlarla iş birliği yapmaya hazırız. Yeter ki oradaki çocuklar güzel bir şekilde eğitimlerini alsınlar.”

  • Ali Mahir Başarır: Mevzuata uyan öğretmenlerimiz değil, onlara ceza kesenler soruşturulmalıdır

    Ali Mahir Başarır: Mevzuata uyan öğretmenlerimiz değil, onlara ceza kesenler soruşturulmalıdır

    CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Mersin’de iki öğretmene, Diyanet’in okullarda ders vermesini engelledikleri gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından soruşturma açılmasına tepki gösterdi. Başarır, “Öğretmenlerimize açılan bu soruşturma ve akabinde verilen aylıktan kesme cezası kabul edilemez. Burada asıl incelenmesi gereken İlçe ve İl Milli Eğitim Müdürlerinin tutumudur” dedi.

    Mersin’de iki öğretmene, Diyanet’in okullarda ders vermesini engelledikleri gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından soruşturma açılmasına CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır tepki gösterdi.

    Öğretmenlerin mevzuat hükümlerini yerine getirdiği ifade eden CHP’li Başarır şunları söyledi:

    “Diyanet aracılığıyla il ya da ilçe müftülüklerinin vereceği dini eğitimle ilgili, velilerden izin dilekçesi alınması gerektiğine dair öğrencilerini bilgilendirmeleri gereken öğretmenlerimize açılan bu soruşturma ve akabinde verilen aylıktan kesme cezası kabul edilemez. Burada asıl incelenmesi gereken İlçe ve İl Milli Eğitim Müdürlerinin tutumudur. Küçücük çocukları dini istismar ederek kendi kirli siyasetlerine bulaştıran bu müdürlüklere soruşturma açılmalıdır.”