Etiket: ÇEDES

  • Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim İş’ten ÇEDES protestosu

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi’nin İzmir’de uygulamaya geçirilmesine tepki gösterdi. Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır” dedi.

    Eğitim-İş İzmir Şubelerinin Genel Başkan Kadem Özbay’ın da katılımıyla Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlediği eyleme; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, (ÇYDD), Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) ile CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki ve CHP İlçe Başkanları da katıldı. Eylemde sık sık, “Susma haykır ÇEDES’e hayır”, “AKP elini çocuklardan çek”, “Tarikatın Bakanı Yusuf Tekin istifa” sloganları atıldı.

    “EĞİTİMİN LAİKLİK VE BİLİMSEL ESASLARINA AÇIK BİR SALDIRI”

    “Okullarda dersi öğretmenler verir! Laik ve bilimsel eğitime aykırı ÇEDES projesine geçit vermeyeceğiz” başlıklı basın açıklamasını okuyan, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, şunları söyledi:

    “İzmir Bornova’da Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi kapsamında, 99 okulda imam, hatip, vaiz, müezzin ve Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmesi, eğitimdeki gericileşme ve siyasal kadrolaşma politikalarının geldiği tehlikeli noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, eğitimin laiklik ve bilimsel esaslarına açık bir saldırıdır, ÇEDES’in aslında siyasi iktidarın nesil yetiştirme projesi olduğunun kanıtıdır. Eğitim, çocuklarımızın aklını ve vicdanını özgürleştiren bir süreç olması gerekirken, siyasal iktidar bunu kendi ideolojik dayatmalarının aracı haline getirmektedir. ÇEDES Projesi ile din görevlileri, pedagojik formasyona sahip öğretmenlerin yerine geçirilmekte, devlet okulları adeta medreseye dönüştürülmektedir.

    “Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir”

    Geçtiğimiz yıl uygulanan ancak tepkiler üzerine geri çekilen bu proje, iktidarın eğitim sistemini tarikatların ve cemaatlerin kontrolüne bırakma konusundaki ısrarını gözler önüne sermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, özel eğitim öğrencilerinin destek eğitim odaları için aylarca beklettiği, temizlik görevlilerinin maaşlarını ödeyemediği bir dönemde, ÇEDES için seferberlik ilan etmesi, önceliklerinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Okula imam var, ama yemek yok. Okula imam var, ama temizlik malzemesi yok. Laik eğitim sistemi, din eğitiminin bireyin ve ailesinin tercihi olması gerektiği anlayışına dayanır. Ancak ÇEDES, din ve değerler eğitimini zorla okul müfredatına dahil etmeye çalışarak Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir. İmamın, vaizin okullarda işi yoktur. Siyasal İslam, okulları din üzerinden örgütlenme yeri olarak görmektedir. ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır.”

    “EĞİTİM ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNE UYGUN OLARAK VERİLMELİ”

    ÇEDES projesini ‘pedagojik cinayet’ olarak nitelendiren Özbay, “Bu, ülkeye ve çocuklarımıza yapılabilecek en büyük kötülüktür. Çocuklarımızın geleceğini bu dayatmalara teslim etmeyin. Koltuklarınızdan güç almayı bırakın, arkanızdaki Başöğretmenin fotoğrafına bakın ve bu protokolü reddedin. ÇEDES garabetinin; eğitimin Atatürk ilke ve devrimlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 42.maddesi ile kamu hizmetlerinin ancak ilgili kamu görevlileriyle verilebileceğini vurgulayan 128.maddesiyle çeliştiği için hukuksuz, siyasal İslamcı ideolojiyle donanmış şahıslarla çocuklarımızı yan yana getirdiği için tehlikeli, olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. İhtiyacımız olan iktidarın ideolojik bir amaç olarak kullandığı din eğitimi, değerler eğitimi değil, tüm çocuklarımızın bilimsel ve nitelikli eğitime erişimidir. Eğitimin niteliğini artırmak ve öğrencilerimize daha iyi bir gelecek sunmak için, acilen daha fazla rehber öğretmen ataması yapılmalıdır. Okullarda rehberlik çalışmalarının daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini sağlayabilecek çok sayıda PDR öğretmenimiz de atama bekliyor. Atanmayan öğretmen sorunun kaynağı siyasi iktidar şimdi de herkes öğretmenin görevini yapabilir anlayışıyla öğretmenlik mesleğine hakaret etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Velilerimizi mücadeleye çağırıyoruz”

    Okullara din adamı atamalarına tepki gösteren Özbay sözlerini şu sözlerle bitirdi:

    “Okullar, öğretmenlerin çalışma alanıdır. Eğitim, öğretmenlerin işidir. Okulda dersleri öğretmenler verir. Herkes yerini ve haddini bilsin! Bizler tüm çocukların laik, bilimsel, çağdaş eğitim hakkına ve mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız, her koşulda sahip çıkmaya devam edeceğiz! Eğitim-İş olarak halihazırda yargıya taşıdığımız ÇEDES projesini reddediyor ve bu hukuksuzluğa karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Bu proje derhal iptal edilmelidir. Görevlendirmeler geri çekilmeli, laik ve bilimsel eğitimi yok eden her türlü uygulamaya son verilmelidir. Okulların; cemaatlerin, tarikatların ya da herhangi bir siyasi yapının propaganda alanı haline getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Eğitim, hiçbir siyasi ideolojinin oyuncağı değildir ve olmayacaktır! Çocuklarımızın çağdaş, bilimsel, eşit bir eğitim alması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Velilerimizi, eğitim emekçilerimizi ve yurttaşlarımızı bu gerici projeye karşı mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz. Çocuklarımızın geleceği, laik ve bilimsel eğitimle güvence altına alınmalıdır.”

  • İzmir’de 99 okula din görevlisi atanmasına eğitim sendikalarından tepki

    İzmir’de 99 okula din görevlisi atanmasına eğitim sendikalarından tepki

    Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi için iki yıl önce İzmir ve Eskişehir’i pilot il seçen Milli Eğitim Bakanlığı, ÇEDES projesi kapsamında aralarında anaokullarının da bulunduğu 99 okula din görevlileri atadı. Yapılan atamalara eğitim sendikalarından tepki geldi. Eğitim İş Sendikası Başkanı Kadem Özbay, “Milli Eğitim Bakanlığı mı Dini Eğitim Bakanlığı mı? Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüşmüş durumda. Bu yapılanlar pedagojik bir cinayettir” dedi. Eğitim-Sen Başkanı Kemal Irmak ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet etti. Irmak, “Okullarda imam görevlendirilmesi, laik ve bilimsel eğitime meydan okumak, laik ve seküler yaşamı ortadan kaldırmaya yönelik bir tutumdur” diye konuştu.

    Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet, Gençlik ve Spor Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü ÇEDES Projesi İzmir’in Bornova ilçesinde hayata geçiriliyor. Bornova İlçe Müftüsü Fethullah Yavuz imzalı resmi yazıda Bornova’da 99 okula aralarında İmam Hatip, Kuran Kursu Öğreticisi, Vaiz ve Müezzin ünvanlarına sahip din görevlilerinin atandığı belirtildi.

    Resmi yazıda projenin uygulama yeri olarak AKP İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın kendi adına yaptırdığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını gerçekleştirdiği Bilal Saygılı Camii ve Külliyesi gösterildi.

    “Okullar siyasi iktidarın propaganda alanı değildir”

    Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, okullarda eğitim ve öğretimin sadece öğretmenler eliyle yapılması gerektiğine dikkat çekerek “Okullar öğretmen ve öğrencilerindir. Okullarda eğitim ve öğretim görevi ancak öğretmenler eliyle yapılabilir. Okullarda on binlerce rehber öğretmen ve din kültürü bilgisi öğretmeni varken, eğitim biliminden bi haber din görevlilerinin okullara atanması bu projenin aslında siyasi iktidarın bir nesil yetiştirme projesi olduğunun kanıtıdır. Hiçbir bilgisi olmayan, hiçbir pedagojik bilgisi ve birikimi olmayan din görevlilerini okullarda öğrencilerinin karşısına çıkarılması ne bir bir eğitimdir ne de öğretimdir. Ne de öğretimdir. Tam anlamıyla siyasi bir istismardır. Anayasaya laik eğitime ve eğitim bilimine aykırıdır. Siyasal islam’ın okulları din üzerinden örgütlenme yeri olarak görmesinin kanıtıdır. Okullar siyasi iktidarın propaganda alanı değildir” dedi.

    “Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığına dönüşmüş durumda”

    Diyanet İşleri Müdürlüğünün paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüştüğünü ifade eden Özbay şunları söyledi:

    “ÇEDES’in ne çevreyle ne değerlerle ilgisi olmadığını bir kez daha kanıtlamışlardır. Milli Eğitim Bakanlığı mı Dini Eğitim Bakanlığı mı? Diyanet adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı’na dönüşmüş durumda. Görünen o ki bu politikalarla Milli Eğitim Bakanlığı diye bir kurum kalmayacak. Tamamen diyanete bağlı göstermelik bir kurum haline dönüştürülecek. Bu yapılanlar pedagojik bir cinayettir. Ülkeye ve geleceğe yapılmış en büyük kötülüktür. Okullara imam var ama yemek yok. Okullarda imam var ama temizlik yok. Öğretmenler atama bekliyor. Okulların öğretmen ihtiyacı var. Ama atama yok. Okulların fiziki ihtiyaçları karşılanmıyor. Çocukların temel sağlık ihtiyaçları, beslenme ihtiyaçları karşılanmıyor. Ancak okullara din görevlisi görevlendiriliyor. O kadar öğretmen ihtiyacı varken ataması yapılmıyor. Okullarımızda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin sayısı oldukça fazlayken rehber öğretmen ihtiyacı var. Binlerce rehber öğretmen atama beklerken siyasi iktidar okulları tam anlamıyla dinci bir kuşatma altına almış durumda. Bu uygulamalar laiklik ilkesine, bilimsel eğitime ve pedagojik ilkelere aykırıdır. Laiklik ilkesini bilimsel eğitimi ve pedagojik ilkeleri yok sayan bu ayrımcı tektipleştirici dinci siyasal İslamcı dayatma asla kabul edilemez. Vatanı korumak Çocukları korumakla başlar.

    “Okullarda çocuklarımız adeta tarikat ve cemaatlerin potansiyel müridi olarak görülmekte”

    Eğitim anlamında siyasi iktidarın tam anlamıyla gerici ve piyasacı bir kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Okullarda çocuklarımız adeta tarikat ve cemaatlerin potansiyel müridi olarak görülmekte. Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Eğitime sahip çıkmak tüm yurttaşların temel sorumluluğudur. Eğitim bir bilimdir ve bu bilimi çocuklarımıza ulaştıracak kişiler öğretmenlerdir. Okullar, öğretmenlerin iş yerleridir. Okullarda iman, din görevlisi ya da farklı meslekten kişilerin çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmeyen yetişkinlerin eğitim öğretim anlamında işi yoktur. Bu aynı zamanda Kamu kaynaklarını keyfi şekilde kullanmaktır. ÇEDES projesi tehlikelidir. Anayasa’ya laik ve bilimsel eğitime aykırıdır. Çocukların eğitim hakkına aykırıdır. Gönüllülük esası olması gereken bu projenin dayatmaya da herkese uygulanmak istendiğini görmekteyiz. Birçok sosyal etkinlik ve kulüp faaliyet hiçbir geri dönüş istemeyen Milli Eğitim Bakanlığı özellikle ÇEDES projesini zorla uygulanması için ısrarcı bir çaba içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu proje Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve siyasi iktidarın siyasal İslamcı, dayatmacı, tek tipçi, aslında kendi anladığı anlamda din ve kininin takipçisi olarak tarif ettiği bir nesil yetiştirme projesidir. Cumhuriyet’in fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirme projesine karşı AKP iktidarının dininin ve kininin takipçisi ol diye tarif ettiği toplumu ayrıştıran, toplumun inanç değerlerini yok sayan ve istismar eden bir yaklaşımıdır. Bu proje bir an önce son bulmalıdır. Tüm Milli Eğitim yetkililerine çocuklarımızın eğitim hakkını sağlıklı bir şekilde yerine getirmek görevini üstlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz. Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar ”

    “Okullarda imamların görevlendirilmesi hem anayasal hem de kanunen suçtur”

    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet etti. Irmak şöyle konuştu:

    “Okullarda imam görevlendirilmesi, laik ve bilimsel eğitime meydan okumak, laik ve seküler yaşamı ortadan kaldırmaya yönelik bir tutumdur. Eğitim sisteminde okul öncesinden yüksek öğrenime kadar bütün alanlarda dini kural ve referanslara göre biçimlendirme çalışmaları siyasal iktidar tarafından devam etmektedir. Laik eğitim ve laik yaşama meydan okuyan politika ve uygulamalarını sürdürmeye devam ediyor. Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2 Aralık 2024 tarihinde okullara gönderdiği yazı ile ÇEDES projesi kapsamında lise, ortaokul, ilkokul ve anaokullarından oluşan 99 okula cami imamları görevlendirmiştir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, okullarda imamların görevlendirilmesi hem anayasanın ilgili maddesine hem de 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırıdır ve suçtur. Okulda dersi öğretmen verir. Bu uygulamalar ideolojiktir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin eleştirilere bunlar ideolojik eleştiriler dese de aslında kendi ideolojik anlayışını gizlemeye yönelik uygulamalardır, ataklardır. Bu uygulamalar cihatçı bir anlayışı çağrıştırmaktadır Eğitim sistemini bilimsel ve laik eğitimden uzaklaştırarak dini içeriklerin ön planda tutulduğu bir yapıya dönüştürmek istenmektedir. Anaokulları başta olmak üzere eğitimin bütün kademelerinde uygulanan bu tür görevlendirmeler çocukların gelişim süreçlerini ideolojik bir biçimde yönlendirme amacını taşımakta ve pedagojik esaslara aykırılık teşkil etmektedir.”

    “ÇEDES uygulaması Anayasa’daki laiklik ilkesine din ve vicdan hürriyetine aykırı bir uygulamadır”

    Başkan Irmak, eğitimde birçok sorunla boğuşulurken okullara imam görevlendirilmesinin kabul edilemez bir uygulama olduğunu belirtti. Irmak, eğitimde kronikleşmiş pek çok sorun dururken kalabalık sınıflar, temizlik ve hijyen sorunları, öğretmen ve yardımcı personel açıkları gibi birçok sorunla boğuşulurken okullarda imam görevlendirilmesinin kabul edilemez bir uygulama olduğunu ifade etti. Irmak şunları söyledi:

    “Milli Eğitim Bakanı bu tür sorunları bırakmış, tüm enerjisini, eğitimi, dinselleştirme uygulamalarına harcamak öğrencilerin iktidarın siyasal ideolojik hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki dini etkinliklere katılmasının sağlanması çocuğun üstün yararı ilkesine de aykırıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre de doğrudan çocuğu siyasal istismarı anlamına gelmektedir. Okullarda dini dernek ve vakıflar üzerinden yürütülen dini etkinlikler son olarak ÇEDES uygulaması Anayasa’daki laiklik ilkesine din ve vicdan hürriyetine aykırı bir uygulamadır ve derhal iptal edilmelidir. Bornova’da gerçekleşen bu uygulama eğitim sisteminin laik ve bilimsel olma niteliğini açıktan tehdit etmektedir. Bu uygulamaların İzmir, Eskişehir, Tekirdağ gibi yerlerde halkın büyük çoğunluğunun, laik yaşamdan yana olan yerlerde uygulanması ise ayrıca manidardır. Eğitim kurumları ve okullar dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil pedagoji biliminin mekanları olmak durumundadır. Eğitim-Sen olarak laik eğitimi ve laik yaşama meydan anlamına gelen her türlü politika ve uygulamaya karşı başta eğitim emekçileri olmak üzere tüm öğrencileri, velileri ve demokratik kamuoyunu ÇEDES ve benzeri uygulamalara karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye devam ederken Yusuf Tekin’i de bu uygulamalarından ötürü bir kez daha istifaya davet ediyoruz.”